03 Ekim 2014

[Doctor Who: S8E6.]

efendiiiim, doctor who hakkında yazılacak o kadar çok şey var ve o kadar yazasım yok ki, resmen bu duruma kalbim kırılıyor. evet, the caretaker bölümünden bahsediyorum a dostlar. şimdi bölümü arka fona alıp an be an bana hissettirdiklerini yazacağım, bahsedeceğim hiç bir şeyi unutmak istemiyorum çünkü.

clara'nın erkek arkadaşı. yani bu çocuk mickey kadar gıcık ve lüzumsuz bir çocuk değil ama cidden kendisi beni benden almalardaydı bu bölüm. başlayalım bölümün başından. biliyoruz ki clara maceradan maceraya koşuyor doctor'la, sonra da rica minnet randevularına tam vaktinde yetişiyor. öncelikle koccaman bir çüş diyorum. clara. bebişim. seni çok seviyoruz. sen hakikaten salvage of a life time'sın. doctor'u kurtaran kişisin. senin hikayen cidden çok güzel. ama bu nedir ya? bu sömürü, bu ukalalık cidden canımı sıkmaya başladı, bilesin. tabii itiraf etmek gerekli, bir yandan da seni kıskanıyorum. hem sevgili peşlerindesin, hem doctor maceralarında. kıskanmamak mümkün değil anacığım bu ne lüküs bir hayattır!

şimdi gelelim doctor ile ilgili edeceğim birkaç kelama. doğrusu doctor'u seviyorum, doctor'u capaldi olarak da çok seviyorum. ama capaldi'ni eee siktir git be işime bakıcam söz dinle hal ve tavrı biraz canımı sıkıyor. belki bu yeni bir doctor olduğu için böyle yeni bir tutum takınmıştır, belki de clara'nın ukela dümbeleği davranışlarına böyle bir hal ve tavır tutturmuştur bilemiyorum. ama pek alışkın değiim onu söyliyim.

doctor'un yeniden john smith olarak insanların arasına karışmasına bayıldım. david'li bölümleri anımsayıp duygulandığımdır doğrusu. ama caretaker isimli bölümü gördüğümde ben bambaşka şeyler düşündüydüm. bir bölümde clara için she my carer so i don't have to care demişti doctor. onunla bağlarlar diye bekledim ama nerdeeeee, bambaşka bir yerde bıdık bir okulda bulduk kendimizi.

doctor'un pink'e pe demesi bence hillarious! kendisi askerleri sevmiyor malumunuz. ama bence bu çocuğu bir noktada sevecek. ya da tam tersi, bu gergin çatışma üzerinden devam edecek ilişkiler. doğrusu pink'e kolay gelsin, sevgiline dünyalar gösteren bir adamla yarışmak hiç kolay değil.

bu arada doctor'un öğrenci kızı alıp uzaya çıkarması filan çok tatlıydı. en nihayetinde çocukken herşeye daha açık oluyoruz. gerçi bu kız biraz büyümüştü ama yine de, bu gezintiyi yapıp döndükten sonra işi kara dönüştürecek bir yetişkin değildi. doğrusu doctor'un spillage demesi filan çok tatlı geliyor bana. hem komik, hem karanlık bir doctor. işte aradığım ruh bu!

yukarıda da bahsettiğim gibi an geliyor clara'ya çok kızıyorum ama yine de kendisine olan sevgim anlık gıcıklığımın önüne geçiyor. herşey bir yana çocuklar güvende mi diye sorması tam bir clara oswin oswald. seviyoruz seni clara.

doctor'un hillarious hallerine en güzel örnek papyonlu adamı clara'nın sevgilisi sanması gerçeği! inanılmaz güzel bir andı! kendini dışarıdan görsen tanır mısın sorusuna en güzel cevaptı doctor tarafından verilen, tipini biliyordu elbet doctor!

şimdi doctor'un komik hallerinden son derece ciddi tutumuna geçiyorum. sert bir geçiş elbet. beni ona anlattın, onu bana anlatmadın clara dediği an kanım dondu. hani öyle korkmaktan filan değil ama, vazoyu kırdığım anlaşılmış gibi hissettim. çünkü ihtimal vermiyorum ki iki bölüm önce astronot pink'le filan bağlantıyı doctor çözememiş olsun. yok, mümkün değil. dedikodulara göre promised lands askeriye ile ilgiliymiş de pink de bir parçası olabilirmiş de filan. bana çok uzak geldi, ama doctor who evreninde herşeye neden olmasın diye bakmak lazım.

şimdi bahsetmek istediğim son şeye geleyim: yahu hep bir pattern var ve ben bu pattern'dan bıktım! pond, rory'nin peşinden gitti, doctor kalakaldı. bu sefer de pink'in peşinden giden clara'ya mı tanık olacağız? valla sinir oluyorum bu duruma. herkes için bu çılgın seyahatlerin bir bitiş noktası var ama her seferinde doctor'un yine el elde baş başta kalmasından sıkılmış vaziyetteyim. hayır bir de pink doctor'u nereden tanıyor da hemen yorumları löp löp ortaya atıyor? sen o adamın gördüklerini görsen, sen clara'nın yaşadığı maceraları yaşasan yine böyle der miydin aceba?

pink'e gıcık olmakla sevmek, clara'yı da çok sevmek hakkında üzülmek ve sinir olmakla karışık bir hisle takip ediyorum. bakalım ileri bölümler bize neler getirecek yazacağım ama hayır getirmeyeceği kesin a dostlar.

haftaya görüşeceğiz artık.