gelelim defiance yorumlarınaaaa! efendim bu diziyi sevmekten hiç uslanmayacağım. çünkü her sezon başlangıcında herkesi bambaşka yerlerde buluyoruz ve yepyeni bir solukla başlıyoruz sezona. bu sezon da şaşırtmadı ve ilk iki bölümde patır patır ölen baş karakterler gördük çok mesudum.
gereksiz yüklerden kurtulduğumuz yetmiyormuş gibi bir de yeni bir kötü tanıtıldı hepimize, öyle ki tarr'ları dize getirdi bu adam, buna da ayrıca bir respect points.
şimdi efenim en son bıraktığımızda diziyi, irisa new york'u filan kül etmiş, tommy'i öldürmüştü. yeni sezonda irisa eline silah almaktan hoşlanmıyor ve depresyonların doruğunda bu konuda. üteslik kendini kahraman gibi görenlere gıcık oluyor ve nolan'a da kendisini böyle yetiştirdiği için öfkeli. ama yine de eline silah alıp defiance'ı korumak isteyecek kadar, gözyaşlarına boğulduktan sonra geri dönmek isteyecek kadar da yürekli. kendisini seviyoruz. nolan ise kızını anlayan baba rollerine bir ara anlamasa da büründü, kendisiyle olan beyin zımbırtı bağlarını öğrendi ve asla ayrılamayacaklarını biliyor artık.
bu aşamada tarr'lar çirkefliklerin doruğunda arc'ın bir kısmını patlattılar, vatanhainliği yaptılar ve ezik oğulları en sonunda hayatında başarılı bir şey yapıp çocuğuna sahip çıkmayı, onurlu olmayı öğrendimimsi. gerçi deli kaynanasına inanması fikirsizliği beni benden alsa da alak iyi bir yola girdi sanki.
in the meantime, bir de omec sorunsalı baş gösterdi. votan'ların bile korktuğu bir ırk olan omec'ler bildiğin vampirler. hatta ubervamp'ler a dostlar. enteresan oldu valla.
tabii bir de berlin ve eski sevgilisi meselesi var. açıkçası çok havalı bir adammış, kabul ediyorum insan gitmek istiyor ama yine de şaşırdım. berlin'in daha kalıcı olduğunu düşünmüştüm. bakalım öteki bölümler bize neler getirecek. gerçi şunu da anlayamadım, ne ara amanda'yla berlin kızkardeşlere bağlayıp bff oldular aceba? o kısım biraz eksik kalmış, haberiniz olsun a dostlar.
ve şimdi de en kritik soru geliyor. VC tehdidi ortadan kalktığına göre şimdiki olayınız ne olacak çocuklar? yani sezonun bitmesine 4-5 bölüm kaldı, siz omec'lerle zaten savaşmaya kalksanız hiç gideriniz yok, olayınız nedir?
yazarların bu soruları derin derin düşündüğüne ve diziye ona göre bir yön verdiğine eminim ama insan yine de moffa-vari bir endişe taşıyor içinde. keep up the good work, haftaya görüşürüz darlings.
Defiance etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Defiance etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Temmuz 2015
23 Eylül 2014
[Defiance: Post Season 2.]
defiance. defiance defiance defiance. inanamıyorum sana defiance!
ikinci sezonun başlangıcında zaten beni fethetmiştin beni çok sevgili defiance. ilk sezonda bir noktada bıraktığımız karakterlerimiz kendilerini bambaşka yerlerde bulmuşlardı. tabii ki bu durum benim çok hoşuma gitti çünkü aynı karakterler ile hiç tahmin edemeyeceğimiz sonuçlar yazmak öyle kolay değildir a dostlar. işte senaristler bunu başarmış. bravo doğrusu. şimdi gelelim en son kaldığım yerden -gerçi o noktayı da hatırlayamıyorum ama- sezon finaline kadar yaşadığımız highlight'lara.
öncelikle tabii ki amanda ile başlayacağım. yahu amanda sen benim yüreğime indiriyordun! sana bi zımbırtı takıp yavaş yavaş seni delirttikleri bölüm beni benden aldı! biz seni bağımlı olarak düşünürken vay anam neler gelmiş başına! tebrik ediyorum seni sevdili julie benz. harika bir performanstı doğrusu! amanda'dan devam edersek, bir de tabii kız kardeşiyle kavuştuğu sahnelere değinmek lazım. o güçlü, herşeyi başarabileceğini bize hissettiran amanda, kenya'nın ölümünden şüphelenirken nasıl da küçük bir kız çocuğu oluverdi? ah öyle hüzünlü bir andı ki, doğrusu kenya'nın yaşadığını görünce bir ufak sevinç ççığlığı da ben patlattım sayın seyirciler! daha sonrasında kenya'nın kenya olmadığı gerçeği ile yüzyüze kaldıktan sonra ise o çaresiz hal, o öfke, herkesi derinden yaraladı zannımca. bravo bravo.
tabii ki bu noktada tarr'lardan bahsetmek gerekli. datak'a zaten doctor who'da vincent'ı oynadığında beri hastayım. o muhteşem adam, nasıl da bu acımasız patrona dönüşmüş hayret doğrusu! kendisinin stahma ile olan love/hate ilişkisi incelenmeye değer. stahma'dan bahsetmek gerekirse daha önce de bahsettiğim üzere tv'de gördüğüm en manipulative bitch'lerden biri. tebrik etmek lazım. hem o sakin sakin konuşmasıyla savunmasız izlenimi veriyor, hem de bildiğini okuyor yahu bravo! doğrusu bu ana babadan o ezik alak'ın çıkmış olması bence dizinin en büyük sürprizi. kendisinin christie ile olan evliliğinden hiiiiç bahsetmeyeceğim zira bayık bir çiftsiniz çocuklar. sonradan entrikalı bir çifte dönüşmeniz christie sayesinde oldu, go girl diyorum. alak'ın bu ezikliğini adını anımsayamadığım kızla gidermeye çalışması filan oldukça sıradandı. ama christie işin rengini değiştirdi ve ebeveyn tarr'ları kazandı ya, doğrusu orda ben bile gevrek gevrek güldüm. yanlış anlaşılmasın kıza üzüldüm amma yine de kurulan entrika zinciri takdire şayandı. bazen korkunç şeyler yapmak zorunda kalabiliriz. önemli olan uğruna kötü şeyler yaptığımız şeyin, tüm kötülüklere değmesi. daha güzel anlatılamazdı bu durum. tebrik ediyorum. şimdi tarr'ların genel bağlamından çıkıp castithan geleneklerinden bahsedeceğim. ben bu castithan geleneklerine hayranım. yok tabii ki ikinci plandaki sessiz, hizmetkar ve herşeyi kabul etmek zorunda olan kadın konseptini benimsemiyorum. ama evindeki hizmetkarlardan birinin ölümü ile yaptıkları cenaze merasimi oldukça etkileyiciydi. ayrıca af dilemek için yaptıkları o diz çökme seremonisi ve bilimum şey için bilimum başka söz öbekleri accayip hayranlığımı kazanmış vaziyette. bir de tabii enteresan barda çalan castithan dilindeki şarkılardan anladığım kadarıyla, dillerini de çok beğendim. go castithans!
tommy ve berlin'den uzun uzun bahsetmeye gerek yok. ama tommy'nin ölümüne sevindim. zaten beni sıkan bir karakterdi, hiç de aramayacağım kendisinni diyebilirim. ama tabii bu ölümün berlin ve özellikle irisa üzerindeki etkisi ne olur bilinmez. inşallah maşallah üçüncü sezon onayını alırsak görebileceğiz. berlin'e gelirsek, ben şahsen bu kızın ekibe katılmasına çok sevindim. hem enteresan bir hikayesi var, hem tough bir insan, hem de dobra olduğu için konuyu uzatmadan çat çat mevzuyu özetlemesiyle seyirciyi baymaktan kurtaran biri. tebrik ediyorum yazarları.
niles pottinger. senin gibi bir sürüngene ne denir bilemiyorum şu noktada. go get a life bebeyim ya. ne amanda'ymış yauv, ne amanda'ymış. anılarını çaldın bilmemneler yaptın, yemek hazırladın, güller verdin, madenlerde şövalyelik tasladın filan. ay valla pes yani niles! go get laid. başka kadın mı yok. ama tabii amanda'nın bu mıymışın çabalarına boşa çıkarmayacağı belliydi. nolan gibi havalı bir adamdan sonra bu ezikle olduğuna inanamıyorum amanda. beni kaybettiğin tek nokta bu oldu doğrusu. bak hızımı alamadım. yine söylüyorum. get a life niles.
doc yewll. sen ne komiksin ya! gerçekten çok başkasın doğrusu, seni seviyoruz. şu çiplerle ilgili bölümde sevdiğin insandan vazgeçemeyip, çipi çıkarmayarak onunla konuşmaya devam etmen beni benden aldı. çok hüzünlendirdin çok, alacağın olsun! ondan sonraki bölümler hakkında uzun uzun yazmayacağım ama ağzı sıkı olan karakter sorarlarsa senin ismini vermekte tereddüt etmeyeceğim bir karaktersin doğrusu. son bölümde tüm entrikayı senin keşfetmen bir yana, çipi etkisiz hale getirmen kalbimi yeniden kırdı. oyh. dilerim senin çılgın esprilerinle dolu bir sezon daha görebiliriz.
rafe'ten çok bahsedemeyeceğim, ama oğlu için hapse girmeyi göze alması ve karısının bu gerçeği gerizekalı oğluna anlattığı sahneyi unutamayacağım. bravo teyze! çılgınsın mılgınsın ama lafı gediğine oturttun doğrusu! tabii bir de son sahnelerden bahsetmek lazım. ezik alak bir bok yapamadığı için kaçırılmaları hakkında, tarr'lar ve rafe kızlarının oğullarının peşine düştüler. orda hapishane basıp adamı çıkarmaları -ve berlin'i kurtarmaları- accayip zor ölüm sahnesi gibiydi. bu arada berlin'i öyle çaresiz görmek canımızı sıkmadı değil. bravo, yine iyi bir twist olmuş sevgili senaristler.
geldik nolan ve irisa'ya. ne yazayım ki ben o sezon finalinde sonra? ne yazsam az gelir? işte bu dizi aslında bir babanın kızını korumak için neler yaptığını gösteren bir dizi oldu çıktı en sonunda. şikayetçi miyim? hayır! ba-yıl-dım! adamsın nolan! uzaylı - insan. hislerin değişmediği, evlat olmanın, aile olmanın ne demek olduğunu şu çılgın konulu dizide bile göstermeyi başaranları ayakta alkışlıyorum doğrusu. bravo! nolan hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok, dizi başladığında neredeyse, şimdi de orada bıraktık onu: irisa'nın yanında. farklı şehirlerde, uzakta, görevde ama her zaman irisa'nın yanında. irisa'ya gelince... bacım sen neler yaptın beni benden aldın! doğrusu sezonun gidişatında neler olduğunu anlamak için kıçımı yırttım çok afedersiniz. defiance yazarları da bence steven moffat-vari bir hamle yaparak her boku bize son bölümde, hatta son bölümün birkaç dakikasında yumurtladılar. ama o ana kadar herşey o kadar güzel bir sarmal içinde yazılmıştı ki, hiç rahatsız etmedi bu durum bizi. efendim, anladığım o ki, meğersem uzay kolonisi kurulacakmış dünyada. bu koloni için seçilmiş insanlar dışında herkes ölecekmiş. hatta ölümler new york'tan başladı, tüm şehir yokoldu. doğrusu o sahneler hem görsel olarak çok güzeldi, hem de zannımca tam da hayal ettiğim -korktuğum- uzaylı kıyameti gibiydi. dondum kaldım. yeniden bravo bunu yaratan ekibe. neyse efendim, işte bizim seçilmiş kişiler neyin bir araya geldiler. ama nolan irisa'yı kurtarmak için yılllaaaaaaaaar önce irisa'nın dünyaya gelmeden önce bu planı yaptığı kişiyi buldu. uzun lafın kısası, iki kişinin her birinde bir anahtar olunca sorun yokmuş. iki anahtar bir kişideyse dünya yok olacakmış. anahtarlar ayrıldı. tüm yer gök yıkılırken, nolan irisa'yı kucakladı -daddy's lil' girl sahnesi daha ne kadar güzel olabilirdi ki sorıyorum size- ve o anda bir kapsülün içinde donakaldılar. uzun süredir gördüğüm en tatmin edici sezon finali olmakla birlikte, eğer dizi üçüncü sezon onayı almazsa, uzun süredir gördüğün en güzel dizi finali de olabilir zannımca. go team nolan and irisa!
uzun uzun anlattıktan sonra diziyi ne kadar keyifle izlediğimi tahmin etmiş olmalısınız dostlar. dilerim bu dizi üçüncü sezon onayını alır ve biz tüm bu çılgınlığa biraz daha tanık olma şansına erişiriz. doğrusu senaristler üçüncü ve dördüncü sezon story arc'ları hazır diyorlar ama bu dizi iptal edilirse korkarım biz o arc'ları okuyamayacağız. ne olur açıklayın yea. şimdi tabii bir de bu dizinin oyunu da var, belki orada açıklarlar ama ben oyun moyun oynayamam. ne olur onay alsın, bak rica ediyorum çocuklar! haydi hayırlısı!
ikinci sezonun başlangıcında zaten beni fethetmiştin beni çok sevgili defiance. ilk sezonda bir noktada bıraktığımız karakterlerimiz kendilerini bambaşka yerlerde bulmuşlardı. tabii ki bu durum benim çok hoşuma gitti çünkü aynı karakterler ile hiç tahmin edemeyeceğimiz sonuçlar yazmak öyle kolay değildir a dostlar. işte senaristler bunu başarmış. bravo doğrusu. şimdi gelelim en son kaldığım yerden -gerçi o noktayı da hatırlayamıyorum ama- sezon finaline kadar yaşadığımız highlight'lara.
öncelikle tabii ki amanda ile başlayacağım. yahu amanda sen benim yüreğime indiriyordun! sana bi zımbırtı takıp yavaş yavaş seni delirttikleri bölüm beni benden aldı! biz seni bağımlı olarak düşünürken vay anam neler gelmiş başına! tebrik ediyorum seni sevdili julie benz. harika bir performanstı doğrusu! amanda'dan devam edersek, bir de tabii kız kardeşiyle kavuştuğu sahnelere değinmek lazım. o güçlü, herşeyi başarabileceğini bize hissettiran amanda, kenya'nın ölümünden şüphelenirken nasıl da küçük bir kız çocuğu oluverdi? ah öyle hüzünlü bir andı ki, doğrusu kenya'nın yaşadığını görünce bir ufak sevinç ççığlığı da ben patlattım sayın seyirciler! daha sonrasında kenya'nın kenya olmadığı gerçeği ile yüzyüze kaldıktan sonra ise o çaresiz hal, o öfke, herkesi derinden yaraladı zannımca. bravo bravo.
tabii ki bu noktada tarr'lardan bahsetmek gerekli. datak'a zaten doctor who'da vincent'ı oynadığında beri hastayım. o muhteşem adam, nasıl da bu acımasız patrona dönüşmüş hayret doğrusu! kendisinin stahma ile olan love/hate ilişkisi incelenmeye değer. stahma'dan bahsetmek gerekirse daha önce de bahsettiğim üzere tv'de gördüğüm en manipulative bitch'lerden biri. tebrik etmek lazım. hem o sakin sakin konuşmasıyla savunmasız izlenimi veriyor, hem de bildiğini okuyor yahu bravo! doğrusu bu ana babadan o ezik alak'ın çıkmış olması bence dizinin en büyük sürprizi. kendisinin christie ile olan evliliğinden hiiiiç bahsetmeyeceğim zira bayık bir çiftsiniz çocuklar. sonradan entrikalı bir çifte dönüşmeniz christie sayesinde oldu, go girl diyorum. alak'ın bu ezikliğini adını anımsayamadığım kızla gidermeye çalışması filan oldukça sıradandı. ama christie işin rengini değiştirdi ve ebeveyn tarr'ları kazandı ya, doğrusu orda ben bile gevrek gevrek güldüm. yanlış anlaşılmasın kıza üzüldüm amma yine de kurulan entrika zinciri takdire şayandı. bazen korkunç şeyler yapmak zorunda kalabiliriz. önemli olan uğruna kötü şeyler yaptığımız şeyin, tüm kötülüklere değmesi. daha güzel anlatılamazdı bu durum. tebrik ediyorum. şimdi tarr'ların genel bağlamından çıkıp castithan geleneklerinden bahsedeceğim. ben bu castithan geleneklerine hayranım. yok tabii ki ikinci plandaki sessiz, hizmetkar ve herşeyi kabul etmek zorunda olan kadın konseptini benimsemiyorum. ama evindeki hizmetkarlardan birinin ölümü ile yaptıkları cenaze merasimi oldukça etkileyiciydi. ayrıca af dilemek için yaptıkları o diz çökme seremonisi ve bilimum şey için bilimum başka söz öbekleri accayip hayranlığımı kazanmış vaziyette. bir de tabii enteresan barda çalan castithan dilindeki şarkılardan anladığım kadarıyla, dillerini de çok beğendim. go castithans!
tommy ve berlin'den uzun uzun bahsetmeye gerek yok. ama tommy'nin ölümüne sevindim. zaten beni sıkan bir karakterdi, hiç de aramayacağım kendisinni diyebilirim. ama tabii bu ölümün berlin ve özellikle irisa üzerindeki etkisi ne olur bilinmez. inşallah maşallah üçüncü sezon onayını alırsak görebileceğiz. berlin'e gelirsek, ben şahsen bu kızın ekibe katılmasına çok sevindim. hem enteresan bir hikayesi var, hem tough bir insan, hem de dobra olduğu için konuyu uzatmadan çat çat mevzuyu özetlemesiyle seyirciyi baymaktan kurtaran biri. tebrik ediyorum yazarları.
niles pottinger. senin gibi bir sürüngene ne denir bilemiyorum şu noktada. go get a life bebeyim ya. ne amanda'ymış yauv, ne amanda'ymış. anılarını çaldın bilmemneler yaptın, yemek hazırladın, güller verdin, madenlerde şövalyelik tasladın filan. ay valla pes yani niles! go get laid. başka kadın mı yok. ama tabii amanda'nın bu mıymışın çabalarına boşa çıkarmayacağı belliydi. nolan gibi havalı bir adamdan sonra bu ezikle olduğuna inanamıyorum amanda. beni kaybettiğin tek nokta bu oldu doğrusu. bak hızımı alamadım. yine söylüyorum. get a life niles.
doc yewll. sen ne komiksin ya! gerçekten çok başkasın doğrusu, seni seviyoruz. şu çiplerle ilgili bölümde sevdiğin insandan vazgeçemeyip, çipi çıkarmayarak onunla konuşmaya devam etmen beni benden aldı. çok hüzünlendirdin çok, alacağın olsun! ondan sonraki bölümler hakkında uzun uzun yazmayacağım ama ağzı sıkı olan karakter sorarlarsa senin ismini vermekte tereddüt etmeyeceğim bir karaktersin doğrusu. son bölümde tüm entrikayı senin keşfetmen bir yana, çipi etkisiz hale getirmen kalbimi yeniden kırdı. oyh. dilerim senin çılgın esprilerinle dolu bir sezon daha görebiliriz.
rafe'ten çok bahsedemeyeceğim, ama oğlu için hapse girmeyi göze alması ve karısının bu gerçeği gerizekalı oğluna anlattığı sahneyi unutamayacağım. bravo teyze! çılgınsın mılgınsın ama lafı gediğine oturttun doğrusu! tabii bir de son sahnelerden bahsetmek lazım. ezik alak bir bok yapamadığı için kaçırılmaları hakkında, tarr'lar ve rafe kızlarının oğullarının peşine düştüler. orda hapishane basıp adamı çıkarmaları -ve berlin'i kurtarmaları- accayip zor ölüm sahnesi gibiydi. bu arada berlin'i öyle çaresiz görmek canımızı sıkmadı değil. bravo, yine iyi bir twist olmuş sevgili senaristler.
geldik nolan ve irisa'ya. ne yazayım ki ben o sezon finalinde sonra? ne yazsam az gelir? işte bu dizi aslında bir babanın kızını korumak için neler yaptığını gösteren bir dizi oldu çıktı en sonunda. şikayetçi miyim? hayır! ba-yıl-dım! adamsın nolan! uzaylı - insan. hislerin değişmediği, evlat olmanın, aile olmanın ne demek olduğunu şu çılgın konulu dizide bile göstermeyi başaranları ayakta alkışlıyorum doğrusu. bravo! nolan hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok, dizi başladığında neredeyse, şimdi de orada bıraktık onu: irisa'nın yanında. farklı şehirlerde, uzakta, görevde ama her zaman irisa'nın yanında. irisa'ya gelince... bacım sen neler yaptın beni benden aldın! doğrusu sezonun gidişatında neler olduğunu anlamak için kıçımı yırttım çok afedersiniz. defiance yazarları da bence steven moffat-vari bir hamle yaparak her boku bize son bölümde, hatta son bölümün birkaç dakikasında yumurtladılar. ama o ana kadar herşey o kadar güzel bir sarmal içinde yazılmıştı ki, hiç rahatsız etmedi bu durum bizi. efendim, anladığım o ki, meğersem uzay kolonisi kurulacakmış dünyada. bu koloni için seçilmiş insanlar dışında herkes ölecekmiş. hatta ölümler new york'tan başladı, tüm şehir yokoldu. doğrusu o sahneler hem görsel olarak çok güzeldi, hem de zannımca tam da hayal ettiğim -korktuğum- uzaylı kıyameti gibiydi. dondum kaldım. yeniden bravo bunu yaratan ekibe. neyse efendim, işte bizim seçilmiş kişiler neyin bir araya geldiler. ama nolan irisa'yı kurtarmak için yılllaaaaaaaaar önce irisa'nın dünyaya gelmeden önce bu planı yaptığı kişiyi buldu. uzun lafın kısası, iki kişinin her birinde bir anahtar olunca sorun yokmuş. iki anahtar bir kişideyse dünya yok olacakmış. anahtarlar ayrıldı. tüm yer gök yıkılırken, nolan irisa'yı kucakladı -daddy's lil' girl sahnesi daha ne kadar güzel olabilirdi ki sorıyorum size- ve o anda bir kapsülün içinde donakaldılar. uzun süredir gördüğüm en tatmin edici sezon finali olmakla birlikte, eğer dizi üçüncü sezon onayı almazsa, uzun süredir gördüğün en güzel dizi finali de olabilir zannımca. go team nolan and irisa!
uzun uzun anlattıktan sonra diziyi ne kadar keyifle izlediğimi tahmin etmiş olmalısınız dostlar. dilerim bu dizi üçüncü sezon onayını alır ve biz tüm bu çılgınlığa biraz daha tanık olma şansına erişiriz. doğrusu senaristler üçüncü ve dördüncü sezon story arc'ları hazır diyorlar ama bu dizi iptal edilirse korkarım biz o arc'ları okuyamayacağız. ne olur açıklayın yea. şimdi tabii bir de bu dizinin oyunu da var, belki orada açıklarlar ama ben oyun moyun oynayamam. ne olur onay alsın, bak rica ediyorum çocuklar! haydi hayırlısı!
30 Haziran 2014
[Defiance S2E1-2.]
Anam hersey degismis! Deli olacagim hersey degismis!
Defiance'in ilk bolumunu izledigimde ilk yorumum buydu. Ama yanlis anlasilmasin, sevincten delirdim dostlar! Bir sezon once biraktigim yerde bambaska yerlerde buldum tum karakterleri. Hatta bazilari yer bile degistirmisti! Oyle sevindim ki! Adeta dizi yeniden donusume ugramis, yepyeni bir oyku sarmalini canli tutmak icin yeniden dogmus. Buna sevinilmez de neye sevinilir?
Amanda karanlik tarafa gecmemis tamamen ama karanlik bulasmis biraz, pek sevindim. Uzucu bir durum, kardesinin olduruldugunden haberdar degil. Ah stahma, ne cirkefsin ne cirkefsin! Hazir amanda'dan bahsetmisken onsesif eski sevgilisi temporary mayor'dan da bahsetmek lazim. Anam herif kadinin odasina kamera koymus izliyor daglara taslara! Arkani kolla amanda, ozellikle de -spoiler vermeden yazmam gerekirse- ikjnci bolum sonundaki yatak macerandan sonra. Belli ki obsesif adam bu isin pesini birakmaz, kolay degil kendisi hasetinden catlamalarda.
Nolan ve irisa bolumun sonlarina dogru bir araya geldiler ve cok sempatiktiler sarilma aninda. Irisa'nin neyin pesinde olduguna dair hic bir fikir edinemedim, cocukluk halinden olusan hayal ne isteyip neye yonlendiriyor anlayamasam da kabul ettim simdiden. Eminim guzel bir story arc geliyor. Yey st louis! Nolan'a gelirsek, kendisinin yeniden halk tarafindan kucaklanmasina bayildim. Adamsin nolan ya, en iyisine layiksin! Defiance kiymetini bilsin valla.
Tommy hakkinda uzun yorum yapmayacagim, zaten oyle yorum yapilacak major bir karakter degil. Ama berlin'le beraber olmasini anlayamadim. O kiz cok tough biri, ezik tommy'e pek yakismamis. Gerci cocugun tipi bu belli ki.
Efenim esas yorumlari tabii ki stahma ve datak hakediyor. Anam bu aile ne cirkef bir ailedir valla pes. Kari koca milletin kuyusunu kazmalara bayiliyorlar. Yine de datak'i seviyorum cunku kendisi benim icin her zaman vincent and the doctor'daki van gogh benim icin. Bir de tabii en azindan gorundugu gibi bir adam datak. Ama stahma yok mu o stahmaaaa! Anam bu kadin bir oynadigi dizide de manipulative bitch rolunde olmasin bu kadar zor mu ya? Dexter, spartacus ve simdi de defiance. Pes de la pes. O ince siritmasi ve kibar ve mutesekkur halinin altinda yatan psikopat katil ve paragoz es halleri beni benden aliyor. Gozu kara insandan degil de, cirkef insandan korkuyorum yahu. Zaten dizinin guzel yani da bu. Karakterler uzayli da olsa insan dogasinda iliskin mesajlar aliyoruz bu diziden. Harika bir hayalgucu. Tipki doctor who gibi. Ah canim benim, dw'ya da buradan selam ederim.
Dedigim gibi dizi son derece hizli basladi, sehri isgal eden e-rep'lere karsi bir ayaklanma, patlamaya hazir bombalar, karanliga biraz biraz bulasan karakterler ve obsesif eski sevgiliye daha iki bolumde tanik olduk. Devami da bu kadar keyifli olur insallah!
Haftaya gorusmek uzere!
Defiance'in ilk bolumunu izledigimde ilk yorumum buydu. Ama yanlis anlasilmasin, sevincten delirdim dostlar! Bir sezon once biraktigim yerde bambaska yerlerde buldum tum karakterleri. Hatta bazilari yer bile degistirmisti! Oyle sevindim ki! Adeta dizi yeniden donusume ugramis, yepyeni bir oyku sarmalini canli tutmak icin yeniden dogmus. Buna sevinilmez de neye sevinilir?
Amanda karanlik tarafa gecmemis tamamen ama karanlik bulasmis biraz, pek sevindim. Uzucu bir durum, kardesinin olduruldugunden haberdar degil. Ah stahma, ne cirkefsin ne cirkefsin! Hazir amanda'dan bahsetmisken onsesif eski sevgilisi temporary mayor'dan da bahsetmek lazim. Anam herif kadinin odasina kamera koymus izliyor daglara taslara! Arkani kolla amanda, ozellikle de -spoiler vermeden yazmam gerekirse- ikjnci bolum sonundaki yatak macerandan sonra. Belli ki obsesif adam bu isin pesini birakmaz, kolay degil kendisi hasetinden catlamalarda.
Nolan ve irisa bolumun sonlarina dogru bir araya geldiler ve cok sempatiktiler sarilma aninda. Irisa'nin neyin pesinde olduguna dair hic bir fikir edinemedim, cocukluk halinden olusan hayal ne isteyip neye yonlendiriyor anlayamasam da kabul ettim simdiden. Eminim guzel bir story arc geliyor. Yey st louis! Nolan'a gelirsek, kendisinin yeniden halk tarafindan kucaklanmasina bayildim. Adamsin nolan ya, en iyisine layiksin! Defiance kiymetini bilsin valla.
Tommy hakkinda uzun yorum yapmayacagim, zaten oyle yorum yapilacak major bir karakter degil. Ama berlin'le beraber olmasini anlayamadim. O kiz cok tough biri, ezik tommy'e pek yakismamis. Gerci cocugun tipi bu belli ki.
Efenim esas yorumlari tabii ki stahma ve datak hakediyor. Anam bu aile ne cirkef bir ailedir valla pes. Kari koca milletin kuyusunu kazmalara bayiliyorlar. Yine de datak'i seviyorum cunku kendisi benim icin her zaman vincent and the doctor'daki van gogh benim icin. Bir de tabii en azindan gorundugu gibi bir adam datak. Ama stahma yok mu o stahmaaaa! Anam bu kadin bir oynadigi dizide de manipulative bitch rolunde olmasin bu kadar zor mu ya? Dexter, spartacus ve simdi de defiance. Pes de la pes. O ince siritmasi ve kibar ve mutesekkur halinin altinda yatan psikopat katil ve paragoz es halleri beni benden aliyor. Gozu kara insandan degil de, cirkef insandan korkuyorum yahu. Zaten dizinin guzel yani da bu. Karakterler uzayli da olsa insan dogasinda iliskin mesajlar aliyoruz bu diziden. Harika bir hayalgucu. Tipki doctor who gibi. Ah canim benim, dw'ya da buradan selam ederim.
Dedigim gibi dizi son derece hizli basladi, sehri isgal eden e-rep'lere karsi bir ayaklanma, patlamaya hazir bombalar, karanliga biraz biraz bulasan karakterler ve obsesif eski sevgiliye daha iki bolumde tanik olduk. Devami da bu kadar keyifli olur insallah!
Haftaya gorusmek uzere!
16 Temmuz 2013
[Post Defiance.]
uzun süren bir sessizliğin ardından aklımdaki yazılar bir bir dökülüyor, çok keyifliyim a dostlar. ilgili dizilerimin sezon finallerini yazdıktan sonra iki tane diziden daha bahsetmek istiyorum. birisi yepisyeni dizim, gerçi yeni dediğime bakmayın, başlayalı 10 bölüm oldu, diğer ise yeni sezonuyla yine beni soluksuz bırakan eski bir dizim. sırayla hepsine geleceğim. önce yeniler. önce defiance!
bu dizi bir harika! daha dizi başlamadan bu diznin yeni battlestar galactica olduğunu söyleyenler oldu. yalan olmasın, ben o diziyi izlemedim. açıkçası izlediğimde de anlayamadım. ki son derece büyük bir olay bu. bazı dizilerimi sadece fragmanlardan takip ettiğim düşünürsek, bu diziyi izleyip bu süper teknolojik ve other worldly diziyi hiç bir şekilde anlayamamış olmam bence BG açısından büyük bir douze points. helal.
peki efendim ben bu dedikoduları neden takip ettim? sonuçta daha bir dizi başlamadan neden takip eder o haberleri insan? evet, twitter sağolsun, oyuncularından ötürü takip ettim efendim gelişmeleri. ilk oyuncu julie benz. hayır hayır, siz onu dexter'ın rita'sı olarak tanısanız da -aah sezon dört finali ah- ben onu en önce darla olarak tanıdım. doğrusu angelus'la tüm avrupa'yı kasıp kavuran bu kadın, daha sonra angel'ın çocuğunu doğurdu -ay bu konular çok karmaşık ne siz sorun ne ben söyliyeyim bu iki vampirin insan oğlunun hikayesini- sonra uçup gitti. ama yine de, 18. yy kıyafetleriyle yüzünde devilish bir grin'le yardıranzi bir katil olduğunu unutmadım. işte bu kadın derken rita oluverdi. darla'nın rita'ya dönüşümü herhalde en çok beni şaşırtmıştır. david'in dexter olması gibi birşeydi bu, öyle anlatayım size. neyse, velhasıl, arada desperate housewives'da bize bir göz kırptı ve ortadan kayboldu julie benz. baktım ki reklamını yapıyor dizisinin, hemmen takibe aldım.
bir diğer oyuncu. yareppim lilah! dexter'ın takıntılı kaltak sevgilisi (?). lilah'nın sezon finalinde öldüğü sahnede öyle mutlu oldum ki size anlatmak mümkün değil. çocuklarını yakıyordu dexter'ın, angel'ciğimin başını belalara sokuyordu. çirkefler çirkefi jamie murray'den bahsediyorum. keşke cersei'yi kendisi oynayaydı! -ehem, game of thrones- ama sezar'ın hakkı sezar'a. kadın harika bir oyunculuk çıkarmış olmalı ki, hala haz etmem kendisinden. efendim, kendisini bir de spartacus'te gördük. lucretia'nın kankası rollerindeydi. aa bi de iddialı bir tiptir kendisi, masallah lucretia batiatus ve jamie'nin yatak sahneleri spartacus tarihine altın harf mi diyeyim, şarap rengiyle mi diyeyim, bir şekilde kazındı. neyse efenim, işte bu belalı kadın defiance'ta oynuyormuş! tabii ki merakım arttı.
bu arada aranağme: julie benz ve jamie murray ne ara bff oldu bilmiyorum ama bu ikili durdurulamıyor. seviyoruz geyiklerini.
velhasıl dizi başladı. uzaylı ırkların dünyayı istila ettiği -aslında istila da yanlış bir kelime bence ama, bir şekilde dünyaya gelip yerleştiği, bildiğimiz dünya düzeninin bozulduğu bir dünyaya açtık gözlerimizi, tam 15 yıl sonrasına, around 2030s. nolan diye başrol karakterimiz var. yanında da irathian bir kız. evet uzaylı yani. neyse ırkların adını yanlış yazarsam affola. kızımız günlük yazarken sahne açıldı. bir uzay gemisine girdiler, birşeyler aldılar filan. ne olduğunu çözemedik ama bir şekilde defiance kasabasına düştü bu ikilinin yolu.spoiler vererek rezil etmek istemiyorum ama şöyle bilin, bir şekilde bu kasabada kalmaya karar verdiler, görevleri de lawkeeper olmak. bildiğin polis yani. yok, türkiye'deki polis değil, hayır. neyse efenim bu defiance kasabasının mayor'ı julie benz. insan bir aile var, madenci, bunlar en güçlü insanlar. bir de casti'ler var, bunlar da uzaylı ırkının paraya düşkün türü oluyor. bakmayın şimdi kulağa bayık geldiğine, ırklar arası savaş gibi klişe konularda takıldıklarına, baya baya güzel yahu bu dizi. insanoğlunun bir gün istila edilebileceği dehşetli düşüncesinden, beraber yaşayabileceğimiz bir dünya düşüncesine ve hatta beraber yaşamayı başarsak da birilerinin gelip bu durumun içine sıçacağının farkında olma durumuna kadar bizi sürükleyen bir dizi ki, kocca bi layk.
efendim tüm sezon boyunca neler olduğunu yazmayacağım tabii ki. dile kolay 11-12 bölüm (farklı kaynaklar farklı şeyler söylüyor ve ben oturup saymadım) geçti. ama sezon finalini izlerken ekranın yanına açıtğım bomboş not defteri sayfasına tüm krizlerimi yazdım, aşağıda onları paylaşacağım ki referans olsum kendime, diziyi izlerken ne kadar heyecanlandım diye.
what the fuck!!!!
o kadar merak içerisindeyim ki kelimeler sanıyorum yetemez! en son bıraktığımız yerin özetini izlerken bile yüreğime indiğidir! irisa nerdesin yahu!
çirkef spartacus karısı ne yapacak rita'nın kardeşine, çok merak ediyorum! birşeyler yapacak mı yoksa? bence boş tehditler atacak birisi değil kendisi. ay ölücem meraktan öyle böyle değil. yazıklar olsun dexter'da yaşayamadığım şu heyecanı defiance'ta yaşıyorum. defiance'a helal olsun, dexter'a yazıklar olsun tabi! pes pes pes!
darak tar, beni benden alıyorsun! ağladım ya senin için ağladım! van gogh'sun diye ağladım senin için inanamıyorum. bir rolden diğerine böylesine bir geçiş yapabildiğini aklım almıyor helal olsun! jamie murray, bu adamı da yoldan çıkardın yeminlen. dur bakalım bu seçimin sonu nereye gidecek?
ohannesburgeeeer! çok dikkat et rita'nın kardeşiiii! ohannes! ohannes! ohannesburger! inanılmaz bir sahne oldu şu an. vote is a vote dedi herif ya! yaaaaaa jamie murray, böyle havalı cıvalı kadını tehdit ettin, döndü dolaştı buldu belaların seni! adam yutmadı sayın seyirciler adam yutmadı! şu an içimin yağları erimiyor desem yalan olur evet.
earth republicten gelen adam aynı roranicus pondicus lan! çok heyecanlandım yeminlen.
Sukar ne adammışın be öldün gittin namın yürüyor.
o değil de bi bokun yok irisa, üzüldüm. çok entrika kurmuştum zihnimde, hiç birşey olmadı. pof.
yerin dibine geçtin di mi jamie, yerin dibine geçtin şu an! ammavelakin bence sen bu kadını öldüreceksin. niyetin o yönde. tırsmış görünüyorsun ama yine de, sende o potansiyeli gördüm canıms. bu arada kenyayı yakın planda çekmeyin, ne kadar yaşlı görünüyor öyle! olacak şey değil doğrusu, güya amanda senin ablan da, külliyen yalan bence.
bu dizideki tüm diller farklı galiba. nasıl oluyor bu ya? yeni diller nasıl yaratılıyor merak içerisindeyim.
ohannes büyük olay olacak, Sukar uyanmak üzere lan! bu rory'ciğime benzeyen adam da bildiğin eli kanlı katil çıktı, belanı bulacaksın, bekle bebeğim!
kim kazandı laaan!
hay allah belanızı versin lan!!!!
datak tarr'ın belediye başkanı olacağı belliydi, en nihayetinde ikinci sezonun gerginliklerini earth republic ile yaşayacağız. ama yine de bozuldum yahu!
kenya veda ediyor resmen. hayırlara yazsın! ay valla julie benz de yaşlandı yahu, hüzünlendim şu an. nerdeeeen nereye? 18. yy kıyafetleriyle tüm şehirleri kasıp kavuran kadın yok artık, seçim kaybeden belediye başkanını görüyoruz. hüzünlendim. pof ki ne pof.
ay kenya gidicisin, içme o şeyi valla düşüp bayılıcam şu an.
çok şükür yareppim yutmadın bu numarayı kenya. du bakalım ne olacak. ay çok heyecanlıyım. güvenini kazanmak için yine çöt diye içerse yalnız göt olursun kenya.
ay dağlara taşlara, stahma reca ediyorum saçını siyaha boyat ve lütfen şu ---
ÇOK MUTSUZUM ŞU AN!!! OLACAK ŞEY DEĞİL AĞZINA SIÇİM! ben ne yazıyordum, neler oldu! you are cold! you are brutally cold stahma. iki elim yakanda. yazık oldu kenya efendiye ya, olacak şey değil! bu işin peşini bırakmıyoruz stahma, bilesin! öyle sikindirik ninniler söyleyerek kaçamayacaksın.
ay doktor allah aşkına bi siktir git ya. tüm olayı bu doktor üzerinden tamamlamanız beni öldürüyor, such a shame, I expected better from you.
hayret yani, onu öldürsen başkası gelecek, ne fark etti ki datak?
madenlere birden bir cut to olmasını kınadım, insan bir geçiş yapar, sıkıntılı olmuş.
nolan ölürse bu diziyi izlemem. o kadar net söylüyorum.
ağzına sıçayim lan böyle işin, deli olacağım. deli olacağım yareppim deli olacağım. bu nedir?!
ay yareppim bitiyor dizi! dizi bitiyor olacak şey değil şu sahnede, olacak şey değil! kendinize gelin!
olacak şey değil! olacak şey değil! IRISA!! aman tanrım, öldün mü kız?! depresyondayım, senin böyle atladığın yerden dark willow gibi havada sizilerek çıkacağını ümit ediyorum, resmen çok mutsuzum yahu. nolan ölseydi, kabul ediyorum çok içerleyecektim, belki de o hızla izlemeyecektim ama, irisa öldü abi! bu noktadan sonra kim sallar earth republic vs. casti vs. amanda çekişmesini. valla çok üzüldüm. yani sezonun en başında vision'a sahip olan bir karakter yarat, onu devasal bi silahın anahtarı yap, o kız sezon sonunda atlasın ölsün, olacak şey değil. dilerim bir an önce toparlanırsınız.
sezonun ardından son söz, yazık oldu kenya'ya, amanda çok üzülecek ve sindiremeyecek. üstelik kadın biliyor gibi vedalaştığı için ablasıyla, çok vicdani sıkıntılar yaşanacak, ay vallahi içim daraldı, doctor neredesin?
bu dizi bir harika! daha dizi başlamadan bu diznin yeni battlestar galactica olduğunu söyleyenler oldu. yalan olmasın, ben o diziyi izlemedim. açıkçası izlediğimde de anlayamadım. ki son derece büyük bir olay bu. bazı dizilerimi sadece fragmanlardan takip ettiğim düşünürsek, bu diziyi izleyip bu süper teknolojik ve other worldly diziyi hiç bir şekilde anlayamamış olmam bence BG açısından büyük bir douze points. helal.
peki efendim ben bu dedikoduları neden takip ettim? sonuçta daha bir dizi başlamadan neden takip eder o haberleri insan? evet, twitter sağolsun, oyuncularından ötürü takip ettim efendim gelişmeleri. ilk oyuncu julie benz. hayır hayır, siz onu dexter'ın rita'sı olarak tanısanız da -aah sezon dört finali ah- ben onu en önce darla olarak tanıdım. doğrusu angelus'la tüm avrupa'yı kasıp kavuran bu kadın, daha sonra angel'ın çocuğunu doğurdu -ay bu konular çok karmaşık ne siz sorun ne ben söyliyeyim bu iki vampirin insan oğlunun hikayesini- sonra uçup gitti. ama yine de, 18. yy kıyafetleriyle yüzünde devilish bir grin'le yardıranzi bir katil olduğunu unutmadım. işte bu kadın derken rita oluverdi. darla'nın rita'ya dönüşümü herhalde en çok beni şaşırtmıştır. david'in dexter olması gibi birşeydi bu, öyle anlatayım size. neyse, velhasıl, arada desperate housewives'da bize bir göz kırptı ve ortadan kayboldu julie benz. baktım ki reklamını yapıyor dizisinin, hemmen takibe aldım.
bir diğer oyuncu. yareppim lilah! dexter'ın takıntılı kaltak sevgilisi (?). lilah'nın sezon finalinde öldüğü sahnede öyle mutlu oldum ki size anlatmak mümkün değil. çocuklarını yakıyordu dexter'ın, angel'ciğimin başını belalara sokuyordu. çirkefler çirkefi jamie murray'den bahsediyorum. keşke cersei'yi kendisi oynayaydı! -ehem, game of thrones- ama sezar'ın hakkı sezar'a. kadın harika bir oyunculuk çıkarmış olmalı ki, hala haz etmem kendisinden. efendim, kendisini bir de spartacus'te gördük. lucretia'nın kankası rollerindeydi. aa bi de iddialı bir tiptir kendisi, masallah lucretia batiatus ve jamie'nin yatak sahneleri spartacus tarihine altın harf mi diyeyim, şarap rengiyle mi diyeyim, bir şekilde kazındı. neyse efenim, işte bu belalı kadın defiance'ta oynuyormuş! tabii ki merakım arttı.
bu arada aranağme: julie benz ve jamie murray ne ara bff oldu bilmiyorum ama bu ikili durdurulamıyor. seviyoruz geyiklerini.
velhasıl dizi başladı. uzaylı ırkların dünyayı istila ettiği -aslında istila da yanlış bir kelime bence ama, bir şekilde dünyaya gelip yerleştiği, bildiğimiz dünya düzeninin bozulduğu bir dünyaya açtık gözlerimizi, tam 15 yıl sonrasına, around 2030s. nolan diye başrol karakterimiz var. yanında da irathian bir kız. evet uzaylı yani. neyse ırkların adını yanlış yazarsam affola. kızımız günlük yazarken sahne açıldı. bir uzay gemisine girdiler, birşeyler aldılar filan. ne olduğunu çözemedik ama bir şekilde defiance kasabasına düştü bu ikilinin yolu.spoiler vererek rezil etmek istemiyorum ama şöyle bilin, bir şekilde bu kasabada kalmaya karar verdiler, görevleri de lawkeeper olmak. bildiğin polis yani. yok, türkiye'deki polis değil, hayır. neyse efenim bu defiance kasabasının mayor'ı julie benz. insan bir aile var, madenci, bunlar en güçlü insanlar. bir de casti'ler var, bunlar da uzaylı ırkının paraya düşkün türü oluyor. bakmayın şimdi kulağa bayık geldiğine, ırklar arası savaş gibi klişe konularda takıldıklarına, baya baya güzel yahu bu dizi. insanoğlunun bir gün istila edilebileceği dehşetli düşüncesinden, beraber yaşayabileceğimiz bir dünya düşüncesine ve hatta beraber yaşamayı başarsak da birilerinin gelip bu durumun içine sıçacağının farkında olma durumuna kadar bizi sürükleyen bir dizi ki, kocca bi layk.
efendim tüm sezon boyunca neler olduğunu yazmayacağım tabii ki. dile kolay 11-12 bölüm (farklı kaynaklar farklı şeyler söylüyor ve ben oturup saymadım) geçti. ama sezon finalini izlerken ekranın yanına açıtğım bomboş not defteri sayfasına tüm krizlerimi yazdım, aşağıda onları paylaşacağım ki referans olsum kendime, diziyi izlerken ne kadar heyecanlandım diye.
what the fuck!!!!
o kadar merak içerisindeyim ki kelimeler sanıyorum yetemez! en son bıraktığımız yerin özetini izlerken bile yüreğime indiğidir! irisa nerdesin yahu!
çirkef spartacus karısı ne yapacak rita'nın kardeşine, çok merak ediyorum! birşeyler yapacak mı yoksa? bence boş tehditler atacak birisi değil kendisi. ay ölücem meraktan öyle böyle değil. yazıklar olsun dexter'da yaşayamadığım şu heyecanı defiance'ta yaşıyorum. defiance'a helal olsun, dexter'a yazıklar olsun tabi! pes pes pes!
darak tar, beni benden alıyorsun! ağladım ya senin için ağladım! van gogh'sun diye ağladım senin için inanamıyorum. bir rolden diğerine böylesine bir geçiş yapabildiğini aklım almıyor helal olsun! jamie murray, bu adamı da yoldan çıkardın yeminlen. dur bakalım bu seçimin sonu nereye gidecek?
ohannesburgeeeer! çok dikkat et rita'nın kardeşiiii! ohannes! ohannes! ohannesburger! inanılmaz bir sahne oldu şu an. vote is a vote dedi herif ya! yaaaaaa jamie murray, böyle havalı cıvalı kadını tehdit ettin, döndü dolaştı buldu belaların seni! adam yutmadı sayın seyirciler adam yutmadı! şu an içimin yağları erimiyor desem yalan olur evet.
earth republicten gelen adam aynı roranicus pondicus lan! çok heyecanlandım yeminlen.
Sukar ne adammışın be öldün gittin namın yürüyor.
o değil de bi bokun yok irisa, üzüldüm. çok entrika kurmuştum zihnimde, hiç birşey olmadı. pof.
yerin dibine geçtin di mi jamie, yerin dibine geçtin şu an! ammavelakin bence sen bu kadını öldüreceksin. niyetin o yönde. tırsmış görünüyorsun ama yine de, sende o potansiyeli gördüm canıms. bu arada kenyayı yakın planda çekmeyin, ne kadar yaşlı görünüyor öyle! olacak şey değil doğrusu, güya amanda senin ablan da, külliyen yalan bence.
bu dizideki tüm diller farklı galiba. nasıl oluyor bu ya? yeni diller nasıl yaratılıyor merak içerisindeyim.
ohannes büyük olay olacak, Sukar uyanmak üzere lan! bu rory'ciğime benzeyen adam da bildiğin eli kanlı katil çıktı, belanı bulacaksın, bekle bebeğim!
kim kazandı laaan!
hay allah belanızı versin lan!!!!
datak tarr'ın belediye başkanı olacağı belliydi, en nihayetinde ikinci sezonun gerginliklerini earth republic ile yaşayacağız. ama yine de bozuldum yahu!
kenya veda ediyor resmen. hayırlara yazsın! ay valla julie benz de yaşlandı yahu, hüzünlendim şu an. nerdeeeen nereye? 18. yy kıyafetleriyle tüm şehirleri kasıp kavuran kadın yok artık, seçim kaybeden belediye başkanını görüyoruz. hüzünlendim. pof ki ne pof.
ay kenya gidicisin, içme o şeyi valla düşüp bayılıcam şu an.
çok şükür yareppim yutmadın bu numarayı kenya. du bakalım ne olacak. ay çok heyecanlıyım. güvenini kazanmak için yine çöt diye içerse yalnız göt olursun kenya.
ay dağlara taşlara, stahma reca ediyorum saçını siyaha boyat ve lütfen şu ---
ÇOK MUTSUZUM ŞU AN!!! OLACAK ŞEY DEĞİL AĞZINA SIÇİM! ben ne yazıyordum, neler oldu! you are cold! you are brutally cold stahma. iki elim yakanda. yazık oldu kenya efendiye ya, olacak şey değil! bu işin peşini bırakmıyoruz stahma, bilesin! öyle sikindirik ninniler söyleyerek kaçamayacaksın.
ay doktor allah aşkına bi siktir git ya. tüm olayı bu doktor üzerinden tamamlamanız beni öldürüyor, such a shame, I expected better from you.
hayret yani, onu öldürsen başkası gelecek, ne fark etti ki datak?
madenlere birden bir cut to olmasını kınadım, insan bir geçiş yapar, sıkıntılı olmuş.
nolan ölürse bu diziyi izlemem. o kadar net söylüyorum.
ağzına sıçayim lan böyle işin, deli olacağım. deli olacağım yareppim deli olacağım. bu nedir?!
ay yareppim bitiyor dizi! dizi bitiyor olacak şey değil şu sahnede, olacak şey değil! kendinize gelin!
olacak şey değil! olacak şey değil! IRISA!! aman tanrım, öldün mü kız?! depresyondayım, senin böyle atladığın yerden dark willow gibi havada sizilerek çıkacağını ümit ediyorum, resmen çok mutsuzum yahu. nolan ölseydi, kabul ediyorum çok içerleyecektim, belki de o hızla izlemeyecektim ama, irisa öldü abi! bu noktadan sonra kim sallar earth republic vs. casti vs. amanda çekişmesini. valla çok üzüldüm. yani sezonun en başında vision'a sahip olan bir karakter yarat, onu devasal bi silahın anahtarı yap, o kız sezon sonunda atlasın ölsün, olacak şey değil. dilerim bir an önce toparlanırsınız.
sezonun ardından son söz, yazık oldu kenya'ya, amanda çok üzülecek ve sindiremeyecek. üstelik kadın biliyor gibi vedalaştığı için ablasıyla, çok vicdani sıkıntılar yaşanacak, ay vallahi içim daraldı, doctor neredesin?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)