06 Haziran 2022

[Back to Çocukluk: Go Go Power Rangers!]

Power Rangers. Hatta doğru tabiriyle Mighty Morphin' Power Rangers, çocukluğumun başrolünde olan bir diziydi desem, kesinlikle abartmamış olurum. aslında 20 dakika süren bu diziyi nasıl soluksuzca ve adeta saatler sürüyor gibi hissettiğim bir hisle nasıl da takip ederdim, yıllar önce hayranlık olgusu başlıklı yazımda yazmıştım. aslında orada biraz belirttiğim gibi, güç taşları, pembe ve siyah ranger'ın figürleri (mesela neden siyah ranger alınmıştı hala anımsayamıyorum, belki de o zamanda çok fazla seçenek yoktu ve hayranı olduğum beyaz/yeşil olmadığından siyah alınıvermişti.) çekmecemde durur, power rangers karakterlerinden oluşan kartlarım da ayrı bir kutudadır, gözüm kapalı nasıl durduklarını görebiliyorum.

geçen yazdan bu yana ise koleksiyon aşkım yeniden depreşti a dostlar. yetişkinliğe ulaşmanın, maddi gücünü eline almanın tatlı sarhoşluğundan mı desek, olabildiğince ufak tefek şeyler alıp çocukken yapamadığım, alamadığım, bulamadığım ve şeyleri az çok bir araya getirip, kendimce toplamaya başladım.

önce çocuk menüsü oyuncağı olarak verilen figürlerin (3 tane vardı elimde) eksiklerini tamamladım, sonra birkaç tane kart serisi aldım, sonra minik MMPR figürleri aldım, derken pembe ranger'ın kafası değişen figürünü edindim. sarı, mavi ve siyah da onu takip etti. halihazırda kırmızı ranger'ın eksik figürünü kovalıyorum. ve fingers crossed, onu da yakalayacağımdan eminim.

bir yerde okumuştum, akşam yemeğinde bir koca pastayı yiyebileceğini anladığın an büyümüş sayılıyorsun diyordu. o kadar doğru ki. yani alegorisel olarak, çocukluk hobilerinin peşine takılabildiğini anladığında hep büyüdüğünün farkına varıyorsun, hem de çocukluğunun elinde tuttuğun parçalarını tekrar bir araya getirip, dün gibi hatırlıyorsun o bir ömür gibi gelip, aslında 20 dakikada biten diziyi. 

such bliss, much happiness.