04 Haziran 2022

[Post Wentworth.]

geçtiğimiz yıllar içerisinde dünyada ve ülkede yaşanan birçok gelişme bir yana, her ne kadar pandemi sinema ve tiyatro salonlarındaki keyifli anlarıma bir virgül koymuş olsa da, yepyeni diziler takip etmeme engel olamadı. elbette ki ben şanslı güruh içerisindeydim, zira benim ilgi alanlarım, hobilerim, ekran başında gerçekleştirilebilecek türden olup, eve kapanmanın verdiği o virgül koyma hissi, beni sadece nispeten kısıtlı alanlardan vurdu. dizi cephem ise tam gaz ve hatta eskisinden de hızlı devam etti. çünkü normal hayat akışı içerisinde zaten bambaşka hayatlara tnaıklık etmeyi seven RDIM, anormal bir dünya düzeni içerisinde bambaşka hayatlara daha çok tutunmayacaktı da ne yapacaktı?

işte arada izlediğim ve kısa veya uzun olması hiç fark etmeksizin bende büyük bir hayranlık bırakan, üstünden yıl geçmiş olsa da mutlaka bahsetmek istediğim yapımlardan ilkiyle karşınızdayım:

wentworth.

ah sevgili dostlar, bu avustralya dizisini nereden duydun da nasıl izledin de bitirdin derseniz, tabii ki cevabım avlu. bu dizi, meğersem avlu'nun uyarlandığı dizinin ta kendisiymiş. aslında yıllar evvelinin prisoner isimli dizisinden günümüze uyarlanmış haliymiş, oradan da avlu'ya evrilmiş. 

aman ben de aksiyonlu birşey izledim sanıyorum avlu izlerken (ki aksiyonlu, ona şüphem yok türk dizileriyle karşılaştırınca) ama meğersem orijinali yıkılıyormuş da haberim yokmuş. meğersem o kudret çılgını (ki anımsarsanız 2 sezon boyunca kanırtmıştı hepimizi) wentworth'ün bir sezonluk bir hikayesiymiş, sonrasında neler neler kopmuş.

tabii ki bu noktada bea, franky, liz, boomer, vera ve halen beni içine düşürdüğü dehşetin etkisinde bırakan ferguson'dan bahsetmek gerekli. her birinin öyküsüne girsek, çıkamayız. ama şunu söylemekte fayda var: dizi, kimin top dog olacağı konusu etrafında dönüyor. top dog dediğim de bir nevi hapishanenin kraliçesi gibi düşünebiliriz. öte yandan, gelen yeni mahkumlar, korkunç gardiyanımız ferguson ve çılgınlıkları ve nihayetinde wentworth koğuşlarında birine düşmesiyle de yönetim cephesindeki olaylara tanıklık ediyoruz. 

karakterlerin başladığı ve bittiği noktalar -bence- enfes zira hepsinin gelişmesini, ilerlemesini, evrilmesini görüyoruz bu dizide. iyilik belki bir süreç ama kötülüğün bir anda gelişivermesini inceliyoruz adeta. sanırım bu diziyle ilgili en sevdiğim detaylardan biri de bu: bir an geliyor, o anda ya sola döneceksin ya sağa. döndüğün yön, kaderini çiziveriyor ve geri dönüşün olmaksızın bambaşka bir kader rotasına giriyorsun. belki hayatın kendisi böyle diyeceksiniz ama tabi arka planda bir hapishane hikayesi olması sebebiyle, bu seçimlerin sonuçlarını o kadar dramatik şekilde görüyoruz ki, hayran olmamak elde değil.

bir de mesela sessizlerin korkutucu gücü de çok vurucu bu dizide. bir yanda lou, kaz, franky var, bir yanda da ferguson, marie winter var. bir cephe gümbür gümbür, paldır küldür, çatır çatır ilerliyor hayat yolunda, diğer cephe ise sessizce, adım adım, cümle cümle düzenini kurup, sinsice sızıveriyor zirveye. 

peki ya kötü yanı yok mu bu dizinin? açıkçası kötü yan demeyelim de, pek sarmayan hikayeler oldu beni diyebilirim. mesela judy bryant hikayesi (karakter çok pişkin geldiği için hoşlanmadım sanırım, aslında ann reynolds cephesi oldukça etkileyici bir yankılanmayı anlatıyordu), ruby ve rita cephesi (kişisel hikayeleri etkileyiciydi ama hapishanenin içinde bu kadar mevzu dönerken bu iki kardeşin kaçışları, kendilerine tuzak kurulması, aman iyi polis kötü polis mevzuları o kadar sarmadı ki) ve tabii ki de marie winter'cığımın (son sezonlarda belki top dog allie olduğu için ilginin/başrolün onda olduğu gibi bir izlenim edinilebilir ama favorim marie winter'dı) hikayesinin bir nebze daha güçlenebileceğini hayal etmiştim. 

ancak herşey bir yana, eğer aksiyon dolu, her bi karakterin geçmişine dair izlenimler görmek istediğiniz, karakter gelişimini gözünüzün önünde görmekten keyif almayı hedeflediğiniz, başrollerin bile güvende olmadığı bir dizi arayışındaysanız kesinlikle wentworth izleyin, izlettirin efendim. 

dipnot: dizi avustralya'da gerçekten çok sevilen bir dizi ve birçok ödül topladı. sekizinci sezonun sonunda sona erdi ama ah o sekiz sezon nasıl da mükemmeldi. hiç bilmediğim ve takip etmediğim avustralya televizyonu da çok başarılıymış a dostlar, bunu da öğrenmiş oldum.