06 Haziran 2022

[Post And Just Like That.]

bundan tam 10 yıl önce en iyi diziler arasında saydığım sex and the city... şimdi SATC'nin devamı niteliğindeki and just like that'i tabiri caizse gömmeye geldim ekran başına.

SATC'yi kaç kez izledim bilinmez, her izlediğimde ayrı keyif aldım, dizinin her bölümü bir yana, filmlerini bile kaç kez izledim bilemiyorum, gördüğümde mutlaka takılıp sonuna kadar heyecanla hiç izlememiş gibi bekledim. her bölümünde çok eğlendiğim, an gelip de göz yaşı bile akıttığım o bölümler, o bölümleri izlediğim yıllar gözümün önünde. hey gidi, yuvarlak hesap 15 yıl geçmiş.

final yapıp diziyi keyifle bitirmişsiniz, 2 tane film yapıp, bir nebze daha sündürmüşsünüz ve ona rağmen izlenmişsiniz, şimdi bir seri daha çekmenin sebebi nedir? gelin de bir anlatın biz de anlayalım. üstelik yeni AJLT'de Samantha Jones yok. aklımın almadığı bir skandal, Samantha Jones'suz SATC konseptli bir dizi çekmek epic fail'i.

Samantha Jones, para meseleleri yüzünden Carrie'ye küsecek, Londra'ya kaçarcasına yerleşecek, Carrie de arkasından "Ay sorma Miranda, Samantha da beni ATM gibi görmüş demek ki" diye laf çakacak. bak bak bak, tavırlara bak sen, çirkefliklere bak. zaten bu sahneyi 10. dakikada filan yaptılar, cinlerim tepeme çıktı, neredeyse kapatıyordum da yılların heyecanıyla takip etme içgüdüme engel olamadım.

burada ilk bölümün sonunda yaşananları dile getirmek istemiyorum. zira hem spoiler, hem de hala sindirebildiğim bir konu değil, büyük bir öfke içerisindeyim. gerek var mıydı, hala emin değilim. ama sonrası için de iki çift sözüm var, olabildiğince spoiler free yazmaya çalışacağım:

Samantha Jones'un "o" etkinliği kaçırması mümkün değildi. dizideki gibi gelmeyip de, yok efendim karta not yazmış da, bilmem ne. kusura bakmayın daaaa, 6 sezon bu diziyi izleyenlerin aklıyla dalga geçmekten başka birşey değil. Samanta öldü deseydiniz daha az bozulurdum vizyonsuz yazarlara. gerçekten, otur, sıfır!

dizinin geri kalanıyla ilgili çok fazla birşey söylemek istemiyorum. supporting kadınlara bir sözüm yok. ama öyle bir his yarattı ki dizi bende, yani başrollerin yaşlanmasının ötesinde bir konu olarak, artık konularının, telaşlarının eskidiği bir dönemde, eskiye tutunmak, o zehirli dokunuşu eskinin yarattığı muhteşem hissiyata bulaştırmak neden? asla çözemedim. dahası her ne kadar yazarlarını bölüm bölüm takip etmesem de, herhalde köklü bir değişiklik oldu hissine kapıldım. zira karakterlerin aldığı aksiyonlar, hareketleri, sözleri bana çok çalakalem yazılmış, özen gösterilmemiş, karakterin asla davranmayacağı tavırlar / söylemeyeceği sözler ona zoraki yamanmış gibi geldi. sinir oldum ama bir o kadar da üzüldüm.

gerçek SATC hayranlarını benim yaptığım hataya düşmemeleri için, bu diziyi izlememeye davet ediyorum. eş zamanlı olarak da beğenilmediği bu kadar bariz olan, IMDB puanı 5.6'ya düşen bu diziyi bir sezon daha yenileyen yetkililere de akıl fikir diliyorum. bu sebeple yazının adı post olarak konuldu, zira değil bir sezon daha, bir bölüm dahi daha devam edecek saçmalıklara takatim kalmadı a dostlar.

yazık, çok yazık.