17 Şubat 2015

[The Sleepy Hollow S2E17.]

ay tövbe bismillah çok mutluyum şu an!

katrina ile ilgili başlayan hikaye sanırım beklediğimiz karanlık yollarda sonlanıyor gibi görünüyor! eğer bu şekilde devam ederlerse dev bir bölüm ve hatta dev bir sezon finali olacak!

haydi bakalım let's go.

sleepy hollow'da doctor who referansı yapıldı. bu dizi beni bir kere daha kendine bağladı. cornucopia ile birlikte beni yine mutlu ettin sleepy hollow.

hahahhahahhahahahhahahahhahahhahahahahhaha rosebud! hahhahahahahahhahahahahha ay lav yu çocuklar ya ay lav yu!

ay tanrım kadın şu an cinnet geçirse yeri, ne yapsın ya of. haydiiii bir olaylar dönüyor ya du bakalım hayırlısı. yine nasıl bir henry nasıl bir moloch oyunları dönüyor i wonder.

ay insan tam olarak böyle hissetmiyor mu ya bazen? çok değil ama bazen. gerçekten bazen bazen.

reclaiming soul. ya bu kadar kolay mı bu işler allah aşkına ichabod?

who the fuck is sarilda?

haydi bakalım çanlar kimin için çalıyoooor?

ay dizinin internetlerdeki yorumları o kadar heyecanlı olaylara işaret ediyor ki meraktan çatlamam yakındır. ne oluyor, ne olacak, nasıl bağlanacak? yine ilk sezonun sonundaki gibi tadı damağımızda mı kalacak yoksa orta yerimizden çatlayarak güzel bir dizinin kötü gidişatına mı dövüneceğiz?

katrina distant değil bebişler, katrina başka bir alemlerde. ve dilerim o alemlerden geri dönüş yapmaz ve bu diziye uzun süredir beklediğimiz cadılık soluğunu heyecanını dehşetini getirir.

ayyyy, anne çocuk bağı. işte bu konu hiç bir zaman eskimeyecek. ama lütfen sonunda katrina filan ölmesin, crane'in nevroz ve intikamlarını kaldıramayacağım.

ay ne kaosu yeminle insan böyle güçler tabii ki ister ooof. daraldım.

haydi bakalıııııım! the kitap katrina'nın kucağına düştü!

manipülatif anlar yaşanıyordu. oy. katrina diren.

tabii ki ister yani katrina, coven ve liderler, kendin gibi insanlar. ay tanrım ben bile hayallere daldım, katrina ne bok yesin?

henry'nin açık sözlü yüzsüzlüğü inanılmaz birşey. bravo doğrusu. bir insan rolüne bu kadar yakışamazdı heralde.

hahahhahahahhahahah elinde kafasını sallayan oyuncağı tutan ichabod'un kafasını onunla birlikte sallaması. canımsın.

frank yüzsüzsün yüzsüz. pes.

şehrin ortasında silahlı çatışma var ne bir ambulans ne bir polis geliyor arkadaş bu nedir?
jenny bir arkadaşıma o kadar benziyorsun ki sana anlatamam.

e yani bu adamın ölmeyeceği belli, sen çok üzüldün ama çata diye seni vuracak bence. derken shit unraveled.

oha katrina'nın üzerindeki kıyafet ne kadar yakışmış!

ov, ay lav dis. ay lav dis. tanrım. müzik de tam bir doctor who müziği.

katrina bu öfkeyle henry'e dönerse dev sıçar henry bak buraya yazıyorum.

ay katrina'ya ne oldu lan kadın kafayı yedi şu an. ay çok güzel oldu şu an herşey. dark katrinaaaaa! ay lav yu bebişim.

yok artık öldürecek misin ichabod'u katrina! yok artık baya şaşırdım. dark willow'dan bir sonrak, hamledesin sankilim.

jenny sıçışlarda kesin ben size söyliyim de.

aman allah yine bir planlar programlar. ay meraktan çatliyciim.

henry iyi mi kötü mü anlayamıyoruö bir türlü ya. gerçekten iyi niyetle yaklaşıyor olabilir mi katrina'ya?

sen de solomon kent'e inandın değil mi katrina?

oha henry duygulandı, ben bile duygulandım. ay inşallah kadını ortada yangınlarda bırakmazsın henry!

ay o güzel kıyafeti değiştirdin mi sen katrina? ne ara değiştirdin, neden değiştirdin?

frank hiç mi hiç umrumda değilsin inan ya. ama korkum kilitlerin düğümlerin jenny'de takılması.

zaten crane henry'i öldürmeye kalksa en önce katrina durdurur onu diyecektim ama zaten henry yardırdı a dostlar.

is this fucking real?!??!?!

abby! abby ses ver!

katrina yoksa ajan olarak mı çalışıyorsun? ay sıçayım lan çözemedim olayları noooluyor?!

ay şükür abby ve crane kafasını çalıştırdı. gerçekten de crane haklı çıktı. bir liralık çakmak alırsan tabi yanmaz ne bekliyordun ki abby!

anam frank'in ailesi de mi cadıymış kııız?

abby'i stake'te mi yakacaksın katrina? ne kadar simetrik, ne kadar ironik yareppim.

ay katrina baya ciddisin sen ya inanamıyorum şu an.

tabii ki kitapçı kızın kedisinin bir familiar olduğunu hissetmiştim.

fuck no katrina seni öldürecek abby bak bunu hissettim şu an!

seeing red. youv.

abi henry ölürse dizide bir tane bile kötü kalmaz. ciyzız. şoklardayım bir sonraki sezon ne olacak???

of seeing red beklemiştim olmadı şu an. hadi seeing red katrina!!!

adamsın!

what the actual fuck?

ay yine mi purgatory? içim çıktı bu purgatory'den lütfen artık o yere gitmez misiniz?

aha abby'nin üzerinden geçecek katrina, hissettim şu an.

oha katrina geçmişe döndü.

oha oha oha.

katrina geçmişe döndü.

katrina geçmişe döndü.

take your time.

it's your time.

ay mutluluktan zevkten keyiften heyecandan ölücem şimdi!

şaka gibi ya, bunu yaptığınıza inanamıyorum şu an. cidden bravo.

16 Şubat 2015

[Doctor Who Season 8 Christmas Special: Last Christmas.]

hemen hemen 2 ay oldu ve ben ancak bugün oturabiliyorum bu bölüm hakkındaki yazımın başına. öyle bir kalp kırıklığı oldu içimde galiba. daha doğrusu sevinç dalgası, kalp kırıklığı, korku, heyecan, dehşet, şüphe, gözyaşı!

öncelikle fragmandan bahsedeyim size. santa'yı çatısında sabahlıklarla gören clara'yı görünce bir an için bir hastanedeyiz ve kız ölüyor sandım. hele de doctor'un hiç birşey sorma benimle gel dediği anlarda öldüm öldüm dirildim. yoksa en merakla beklediğim dizi bir başka sevdiğim karakteri daha hiç birşey olmamış gibi cart diye gönderecek miydi? üstelik clara'nın dizide kalıp kalmayacağı konusu henüz kesinleşmemişken tabii ki öleceğine inandım ve inanın o düşüncelerle ekran başına geçmek beni benden aldı. şimdi background hikayesini verdim, esas bölüm yorumlarıma geçiyorum.

santa'nın kötü adam olarak gösterileceği bir bölüm müydü bizi bekleyen? korku, dehşet, öfke. tanrım. gerçekten üzülecektim. ama tabii doctor'la santa'nın atışması harikaydı o ayrı.

neyse efenim, biz kendimizi bir yerde bir grup insanın ortasında bulduk. gudubet danny pink hikayesi tabii ki bu sefer de bizi takip etti. ama en azından clara ve doctor'un arasındaki buzlar kırıldı öyle değil mi? aslında pek de öyle değil ya neyse? çünkü öyle bir hava yaratıldı ki sanki birbirlerine zarar vermekten çekinen iki dost değil de birbirine yalan söyleyen iki dostu gördüm ben karşımda. o buzların bu kadar çabuk erimesine de şaşırmadım değil. neyse.

efenim doctor'un genius hamlelerini filan geçiyorum, manueller bilmemneler gerçekten güzeldi. sürekli inception hali de güzeldi bence, ama bir yerde biraz sıktı diyebilirim. bir de tabii bu yaratıkların zırt diye çıkması pırt diye kaybolması ve bu soruların hiç açıklanmaması durumu da can sıktı. ama yine de özledim işte ne yapayım. severek izledim. ne diyeyim?

gelgelelim pink olaylarına. zavallı clara. işte belki de ilk kez bu bölümde onun hüznünün bir sebebi olacağını hissettik. olacağını ve olduğunu değil de, o aşkın bir temeli olduğunu. sıcak şömine başında, huzurlu bir evdeki hayal hangi birimizi cezbetmedi ki? doctor'un onun yanına gelmesi, kendini riske etmesi such a doctor bir hareket. üstelik name of the doctor'da seni bir kere de ben kurtarayım dedikten sonra peter'ın doctor'unun sonlarda clara'yı sürekli kurtarması -her ne kadar clara'nın doctor rolüne alışma süreci ve yine kurtarmaya devam etmesi halleri mevcut olsa da- çok sempatikti bence.

şimdi gelelim second chances konusunda. last christmas'a. ağladığım, gözyaşı döktüğüm sahnelere. of moffat seni sevmediğimi biliyorsun. yani tabii genelde. çoğunlukla beni delirtiyorsun, zıvanadan çıkarıyorsun. ama bu bölümü yazarken tam bir yıl öncesiyle bir parallelik kurman yine içimin yağlarını pıtır pıtır eritti. o cracker'ı clara ile birlikte açan doctor. onu hep genç gören doctor. ah tanrım, çok üzüldüm çok. bir an için clara'ya veda ediyoruz sandım. bir an için salvage of a lifetime dediğiniz bir karaktere cart diye veda edeceksiniz sandım tıpkı pond'lara yaptığınız gibi. çok korktum. çok ağladım. sonra santa göründü. küçük bir çcouk gibi zıpladım. küçük bir çocuk gibi sevindim. küçük bir çocuk gibi inandım ve her ne kadar portakalların bağlantısını çözemesem de ben bu christmas bölümünü sevdim. bilemiyorum, belki daha az şüpheli bir şekilde clara'nın gideceği gönderileceği korkusu olmaksızın izleyebilseydim daha çok sevecektim. ama yine de sevdim. sevdim. ama daha iyi bölümler beklediğim gerçeğini de değiştirmedim. bilesin moffat.

daha iyi bir sezon beklediğimizi ümit ediyor ve bilimum tabuların kuralların plot line'ların içine sıçmayacağını diliyorum.

görüşmek üzere a dostlar, sevgiler, selamlar.

[Shameless S5E6.]

yine bir shameless bölümünde başbaşayız a dostlar. en son bıraktığımız yerde soluğumuz kesilmişti anımsarsanız! kimmy/steve ya da her ne boksa geldi hayatımıza yeniden.

bu arada başka bir yorum olarak şunu söylemeliyim, walking dead izledim bu bölümü izlemeden önce. yani iki haftadır sıkıntıdan patlamalardayım, bu dizinin bu kadar uzun süredir böyle overrated olması beni benden alıyor. shameless'ın hakkını yiyosunuz ulan!

let the show begin.

v, fiona, bakalım sizi neler bekliyor bu bölüm?

oh ellerin deert görmesin fiona! neredeydin zıkkımın kökü diye sormakta haklı kız anacığım.

ay bu kadın sana nasıl inansın artık ooof!

diren fiona diren! abi kızı ağlattın ya, kızı ağlattın of yeminle dağlara taşlara koşucam şu an, o kadar için parçalandı!

abi bir değil ki, bin beş yüz bin beş yüz geliyor bu ailenin başına olaylar. anbılivibıl. ian ve monica paralellik bölümüne hoş geldik sanırım.

haydi bakalım sıra emmy rossum'dan sonra ian'ı takdir etmeye geldi. galiba yani.

ay daraldım şu an mickey'nin halini düşündükçe, diren bebişin çılgın rus anası.

bu kadın gerçekten hamile olabilir mi? çünkü cidden biraz şişmanlamış görünüyor sanki?

lip'ciğim uğraşıyor uğraşıyor, neyse başı biraz rahat eder umarım bu çocukcağızın.

ay frank yeminle ölsen de kurtulsak be ya. bravo, bu kadın da artık bir gallagher.

ay çocuk açlık susuzluk bezinin pisliğinden ölecek yeminle.

ay ian'ı izlerken sürekli monica'nın o neşeli halleri ve son thanksgiving yemekleri aklıma geliyor. çok gerginim çok.

ay don't share fiona. don't share. paylaştıkça yakın hissedeceksin sonra yine boka saracaksınız of. daralıyorum. sezonun yarısına geldik fuck up'lar için çok erken yahu.

bravo! dirayetine bravo!

ay nasıl bir fucked up düzene düştük of ya mutsuzum şu an.

hahahahahhaha, beni güldürdün ya yeminle sammi ay lav gallaghers!

nasıl bir kaosa düştün gus'cığım sen dağlara taşlara.

ay diren bebiş diren. umarım yolun ortasında bırakıp gitmelere kalkmazsın ian.

ay durumlar çok fena ya. durumlar gerçekten çok fena.

hakkaten nasıl bulacaksınız ian'ı ya içime dert oldu

bu arada fiona'nın yine aynı yoldan geçmesini izliyorum, mutsuzum yahu, bu kızın mutlu olmasını izlemek istiyorum.

ay çocuğa red bull içirme valla yüreğime iner ian.

ay bari ihbar filan etseler şimdi bayılıcam!

son yirmi dakikaya girdik hala her an bir heyecan dalgası.

kadın seri katil gibi, ay anacığım kim derdi ki doll house kızımız böyle bir hava cıvalarla oynasın!

ay allahım deli olacağım! bu dizi için bile fazla bu sıcak havada bebişi arabada bırakma sorunu.

ay frank yine nasıl bir boklu iştesin bakalım! her boku reddet herşeyi bildiğin gibi yap, sonra böyle çile çekersin işte.

ay tanrım. shit unravels. shit unravels!

yangın var diye bağırıcam şimdi. gerçekten bağırıcam. zaten şarjın da bitti fiona. ay yeminle gus'ın baskın yapacağını düşünmeye başladım şu an.

yüzüklü çekimler filan çok güzel yea. ay yeminle ölücem üzüntüden.

mickey'ciğim yaaaa altın kalbin beni benden aldı şu an. canımsın valla.

ay jimmy mi aradı da gus gördü, endişe içindeyim şu an. neyse, sanırım öyle birşey yok.

sıçtığımın komedi dizisi yine dram dehlizlerinde yüzüyor.

bu kadar duru, bu kadar sert ve bu kadar yumuşacık bir havayla dramı vermeniz kanımı donduruyor her hafta. elalem izlesin de dizi öğrensin diye ilan vermek istiyorum.

05 Şubat 2015

[The Sleepy Hollow S2E15.]

evet canlı yayın yorumlarımla sleepy hollow'a kaldığım yerden devam ediyorum sayın seyirciler!

anaaaaam, aradığım kara büyü kafalarııııı!

işte aradığım ruh buydu sleepy hollow, sen bu zamana kadar bu ruhla neredeydin allah aşkına?

kan aktıktan sonra sıçışınız başlayacakkkkk!

tanrıım, neden bu bölümden daha fazla yok, neden katrina kötü cadılar arasına katılmıyor, neden katrina'ya dark willow gibi bir hikaye yazılmıyor neden neden neden?

ahahahahahahah, yarılarak güldüm şu an crane!

forbidden dark magic.

oy çok mutluyum ya. secret circle bitmeyeydi çok iyi olacağdı, o da çok güzeldi bu arada. shame shame.

evet, aranan isim göründü: henry ölmedi yaşıyooo. tabi burada heyecanlı bir şekilde yazıyormuş gibi yazsam da aslında pek umrumda değil. esas havadis dark magic'te bu hafta.

tövbe bismillah nooluyo lan! ayyy, bir yandan da tabii gönül penny dreadful'u özlüyor. haydi artık kavuşalım nisan ayı gelsin!

ay anam herkes korkuyormuş bu adamdan.

ayyyyy resmen dark willow'un kara büyüleri çatır çatır yuttuğu sahne oldu. ay çok mutluyum şu an.

tanrım salem! hallelujah salem! çok şükür! bir dizide bir cadı varken salem'in adı geçmiyorsa kınıyorum, şükür salem'i duyduk sleepy hollow'da.

coven meclis demek mi gerçekten?

don't mess with the wiccan hu huuuuuu!

bu arada katrina'nın göz altları neden öyle çökük anlayamadım, iki haftada değişmiş sanki.

hell has no fury like a wiccan scorned diyorum başka da bir şey demiyorum. sıçışlar sıçışlar.

of kalkıp cidden buffy izleyesim var.

tanrım salem witch trials götüm gibi bir yalandan mı çıktı yani, bak bu olmadı! cidden olmadı!

katrina'nın soyu salem'e kadar gidiyor ve kadının tek yapabildiği çiçek yapraklarının rengini değiştirmek. allahım sana geliyorum! bu nedir ya!

anam bu kapılar nasıl bir kapılar? haldır haldır insan gelmiyor benim bildiğim yea. bir kişi geliyor, çağırdığın kişi, o da zaten bildiğin gibi gelmiyor jossverse ve bilimum hikayeden öğrendiğimize göre. fox sanki gereksiz bir şekilde karmaşa yaratmak istemiş ama yine de tamam, kabulümüz.

ya bir kere daha yazmadan edemeyeceğim. ichabod crane sen çok hoş bir adamsın ya.

eveeet, iki fani master of drak magic'e karşı bakalım nasıl savaşacak? -cevabı 2 saniye içinde aldım, savaşamadılar. heh.

hey gidi katrina alevler filan çıkarıyorsun kııız, aferim valla kendini aştın.

hey gidi katrina sen kötü tarafa geçsen efsane olurdu. geçmeyeceğini hissetsem de henry ile bir alavera dalavera gerçekleştireceğini hissediyorum.

seriously, neden her boku öldüren kurşunlarınızı yanınıza almıyorsunuz?

bu arada kandan yaratılan bu demon'lar bence genius bir fikir olmakla birlikte baya görseldi, tebrik ediyorum.

ayyyyy şu an mutlu mutlu mutluyum.

kendi sınırlarını zorlayabilecek misin katrina? gözlerin kararacak mı? saçlarına aklar düşecek mi?

kara büyünün olduğu yerde bir göz sahnesi olmasa şaşırırım zaten. bravo, bu miti bozmadınız.

bebişkolar katrina her boku biliyor da sizin haberiniz yok belli ki.

"magic is no ordinary weapon."

good luck ichabod, hayır anlamıyorum sen neyine güvenip de bu adamı yenebileceğini düşünüyorsun?

irving'in yüzündeki ifade değişimini hiç beğenmedim.

don't mess with the horseman of darkness lan.

hah, hele şükür crane'de kafa çalışmaya başladı. ama abby halihazırda kafayı çalıştıramıyor.

ay bence böyle birşey olsun ve bir kere de değişen bir tarih akışının hikayesine tanık olalım allah aşkına.

ateş numaraları accayip gereksiz olmuş, çok başarısız görsel efektler gibi. öf. sinir oldum, biraz daha zorlamalısınız.

ay tanrim sizin şimşeğinizi yesinler!

oha bir insanın boynu o kadar kolay kırılabiliyor mu ya?!

of irving of, bu kadar bariz bir kötü olduğun için çok mutsuzum.

dur bakalım katrina neler yapacak? bu bölümün en kritik olayı bu sahne bence. ayyy tanrım kırmızı yaprağı siyah mı yapcan gerçekten?

NOW YOU ARE TALKING!

PAYBACK TIME. çok heyecanlıyım henry ağzınıza sıçacak inşallah!

eee ronnie ve mary o cesetlerle ne yapacak allah aşkına henry!

al işte, irving'le henry buluşacak di mi? of, valla bildim. o değil de irving nasıl geri döndü, henry o kadar güçlü biri mi? ve esas amacı ilk terkedildiği ana geri dönmek mi yoksam?

oy, henry yeni kötümüz oldu. yaşasın!

"this is where it all begins." demeden böyle diyeceğini yazdım şuraya yeminle.

post 15: 16. bölümün adı what leis beneath.

yani resmen herşey bana buffy'i hatırlatıyor. diren from beneath you it devours diren!

heyecanla bekliyoruz efenim sezon finalini. haydi hayırlısı.

[sonradan gelen edit: meğersem son bölüm 18. bölümmüş, 16. bölüm değişmiş ayol!]

02 Şubat 2015

[Doctor Who S8E12.]

uzuuuun bir aradan sonra doctor who'nun sekizinci sezon finalini yazmaya başlıyorum dostlar. düşünün ki bu bölüm kasım ayı civarında yayınlandı. düşünün ki ben şubat ayında yazmaya oturuyorum. işte böyle bir baygınlık, işte böyle bir hayal kırıklığı.

tek soru: who the fuck cares about danny pinkman anyway?

of allah.

şimdi efenim master'la ilgili olan meselelere değinmiştim. daha önce de bahsettiğim üzere benim çok dev bir master kültürüm yoktur doctor who dünyasında. ama herşeyi bir kenara koymak lazım, bence bu mezarlıklardan ordu çıkması filan çok süper bir fikirdi. bu fikri üretecek başka ve yeni bir kötü bulabilseydiniz daha iyi olacaktı, haydi neyse.

herkesin doctor'a dönmesi, clara'nın danny'e dönmesi filan bu bölümden aklımda kalanlar. onun dışında mary poppins hamlelerini unutamayacağım herhalde. çok garip. siz böyle dehşetli ve deli bir karaktere mary muamelesi yapın. insanlar çıldırmasın da ne yapsın allah aşkına?

clara. claraclaraclara. of clara, pof clara. senin gibi dev hikayesi olan bir karakterden nefret ettikleri yetmiyormuş gibi -doctor'la sevgili arasında kalmak, ne istediğini bilememek, sürekli yargılamak- bir de böyle bir karakterin son derece sıradan ölümlü sevgilisine dünyanın en bayık sonunu yazdılar. bir de bize bunu izletiyorlar. yazıklar olsun. senin derin bağlılığını bakışlarından hissediyoruz ama gel gör ki pek umrumuzda değil, biz üzülmüyoruz ki.

üzüldüğüm tek şey:

doctor'la clara'nın arasındaki bağın kopması. hani kocaman bir halat varmış da lif lif kopmasına tanık edermiş gibi, bu sezon her bölüm bir başka lif koptu. koptu ve benim de içimden birşeyler koptu. hem doctor'un yine yapayalnız kalmasına üzüldüm, hem de senin bütün bu fanilik içerisinde, tüm olağanüstü hayatları görmüş bakış açınla yapayalnız çaresiz kalmana üzüldüm. bu nedir yahu? bu iki karakter birbirine zarar vermemek için bile yalan söylerken, bu gereksiz brezilya dizisi nedir?

dizinin son anlarında pek de umrumuzda olmayan danny kendini insanlık için feda etti. benim için o kadar minor bir andı ki nasıl olduğunu, nasıl işe yaradığını bile anımsayamıyorum. rueful fate of donna noble'dan sonra üç gün yas tutup beş saat ağlayan birini şu umursamazlığa getirmek doğrusu özel bir başarı, bunun için ayrıca tebrik ederim.

danny'nin kendini feda etmesi bitti derken meğersem onu getirebilme imkanı olduğunu öğrendik, yine unuttuğum bir ayrıntı. ve geri dönen kişi danny değil, öldürdüğü çocuk oldu. ama zaten dönen çocuk o çocuk olmasaydı, danny clara'nın sevdiği adam olmazdı ki.

 ama zaten dönen çocuk o çocuk olmasaydı, danny clara'nın sevdiği adam olmazdı ki.

 ama zaten dönen çocuk o çocuk olmasaydı, danny clara'nın sevdiği adam olmazdı ki.

 ama zaten dönen çocuk o çocuk olmasaydı, danny clara'nın sevdiği adam olmazdı ki.

böyle bir klişe işte. of.

velhasıl clara'yla doctor birbilerine veda ettiler. ne clara danny'nin dönmediğini söyleyebildi doctor'unun gallifrey'e gidebilmesi için, ne doctor söyleyebildi clara'nın danny ile mutluluğunu bozmamak için. ve sonuç:

hadi clara dünyada tıkılıp kaldı, doctor uzaktan bile bakmadı mı yani clara'ya?

yahu bu kız seni 1305748 rejenerasyonunda kurtardı, bir kez bile bakmadın mı? doctor'un bu kadar umursamaz olacağına inanmak istemiyorum.

10th ayrılırken yılbaşı gecesinde rose'u görmeye gitti, 11th gitmeden saniyeler önce (ulan bu bölümden 12 bölüm önce) pond'u görmedi mi?

peki bu doctor, neden merak edip de şöyle bir bakmadı? neden?

çok üzüldüm, çok içerledim ve kabul etmiyorum.

işin özü dostlar bu bölümü sevmedim. bu sezonu sevmedim. tabii ki doctor'u bütün heyecanımla izlemeye devam edeceğim. tabii ki soluksuz bir şekilde yepyeni bölümleri bekleyeceğim. tabii ki doctor'u ve clara'yı sevmeye devam edeceğim.

ama lütfen artık zorlamayın.

eskiden alıştığımız klişe dışı hallerinize geri dönün.

sizin yazdığınız sözler, yarattığınız hikayeler klişelere motto'lara dönüşsün, sadece selected few anlayabilsin.

lütfen.

dokuzuncu sezonda görüşeceğiz dostlar. ama öncesinde bir de christmas bölümü bekliyor bizi. haydi hayırlısı.