doctor who müzikleri ile ders çalışırken birden bire asylum of the daleks izleme fikri geldi aklıma. atlaya atlaya izlerken tabii belirli sahnelerde duraksadım. pond'ların aralarının düzeldiği, eggsterminate ve tabii ki tüm dalek konseyinin doctor who çığlığı attığı anlardan bahsediyorum ama bunları izlerken müziklerle ilgili çılgın bağlantılar fark ettim. fark eder etmez de tmasaüstümde açık olan not sayfasına (aslında aklıma gelen unutmayayım diye not aldığım blog entry konularını içeren bir yapışkan not bu) hemen yazmaya başladım. evet, yazdıklarım aşağıdaki gibi:
allahım hem wedding of river son'dan forgiven çaldı, hem de last chapter of amelia pond çaldı. yemin ederim bayılıcam ben bu diziyi bir gün izlerken! yarım sezon öncesinden last chapter şarkısına geeeel! her sezonu yeniden yeniden yeniden izlemek istiyorum! o kadar güzel ki bu ufak şeyleri tekrar tekrar izleyip fark etmek! ay bayılıcam şu an!!
Overall, doctor who izlemeyi, her hafta kafa patlatmayı, bin bir türlü bilmece bulmacayı uykulardan önce veya sabah ilk iş düşünmeyi çok özledim. vaktidir artık, haydi yeni doctor'la kopun gelin be clara!
Last Chapter of Amelia Pond etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Last Chapter of Amelia Pond etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
09 Mayıs 2014
01 Mayıs 2014
[The Last Chapter of Amelia Pond - Mad Man in a Box.]
Bir sarkiyi her dinlediginizde size ilham veriyorsa bu sarki icin ozel olarak uretilmis bir isim, en azindan br sifat olmali. Ilham periligi degil yani bu, baska bir sey. Evet, mad man in a box'tan bahsediyorum. Evet, the final chapter of amelia pond'dan bahsediyorum. Ne guzel iki sarkidir bu iki sarki!
Mad man in a box, melodisiyle dinleyemi hic bilmedigi bir yere goturen, orada kayboldugu hissini verip oncelikle korkutan bir sarki. Ama sonra gayret icinde oradan cikiveriyor, etrafinizla dost oluyorsunuz. Yalnizsiniz belki ama tek basina degilsiniz bu sark kulaklarinizda calarken. Oyle guzel ki...
The final chapter of amelia pond. Bogazimda dugumler, gozlerim dolu dolu dinliyorum bu sarkiyi. Bu iki karakterin diziden ayrilacagini biliyordum. Bu bolumde ayrilacaklarini da biliyordum. Cok uzulecegimi de biliyordum. Hepimiz biliyorduk, yazar zaten tum bu bilgileri bize vermisti. Ama yine de gozyaslari icinde izlemekten kendimizi alikoyamamistik iste. Cok sevdigimiz bu iki karakter beraber olume atlarken de, en sonunda gecmis zamanda kaybolmayi secen amelia pond gozlerini kirparken de icim titremis, bu sona karsi muthis bir ofkeyle dolup tasmis, resmen 2-3 ay kadar yas tutmustum sevgili karakterlerim icin. Simdi yeniden bu sarkiyi dinledigimde aklima geldi. Yoksa her dinledigimde aklima gelen bu muydu?
Bile bile, ellerinizden kayip giden sevdiklerimiz, sevdikleriniz... Gidenlerin ardindan onlarin ugruna sectikleri yolda, kaybettigimiz, kaybettiginiz digerleri...
Binanin tepesinden atlayiverisleriyle zamani yeniden yazanlar... Amy ve Rory gibi gecmiste yasamaya devam edenler...
Neden doctor who izlemeyi ozluyorum? Zaman, mekan ve kisilerle yazim dehasinin son noktasiyla oynayan bu cilgin diziyi ozlemem, zaman yolculuguna ozenmemden mi sizce? Insani kendine ceken bir maviye sahip TARDIS'in sesi mi beni kendine cekiyor? Yoksa oyuncularin kendisi mi? Titanic, Shakespeare Globe, Van Gogh'un bahceleri ve hatta Musee d'Orsay'da kurulan setler mi kucakliyor beni? Yukarida anlattigim sarkilar mi burnumda tutuyor?
Uzay ve mekan kostumleri icine burunmus insan hayatinin en guzel, en huzunlu anlarini anlatiyor bu dizi yahu. Ozlemek ondan elbet.
Anliyor musunuz?
Anlamak istiyor musunuz?
Keske anlamasaydim mi diyorsunuz?
Mad man in a box, melodisiyle dinleyemi hic bilmedigi bir yere goturen, orada kayboldugu hissini verip oncelikle korkutan bir sarki. Ama sonra gayret icinde oradan cikiveriyor, etrafinizla dost oluyorsunuz. Yalnizsiniz belki ama tek basina degilsiniz bu sark kulaklarinizda calarken. Oyle guzel ki...
The final chapter of amelia pond. Bogazimda dugumler, gozlerim dolu dolu dinliyorum bu sarkiyi. Bu iki karakterin diziden ayrilacagini biliyordum. Bu bolumde ayrilacaklarini da biliyordum. Cok uzulecegimi de biliyordum. Hepimiz biliyorduk, yazar zaten tum bu bilgileri bize vermisti. Ama yine de gozyaslari icinde izlemekten kendimizi alikoyamamistik iste. Cok sevdigimiz bu iki karakter beraber olume atlarken de, en sonunda gecmis zamanda kaybolmayi secen amelia pond gozlerini kirparken de icim titremis, bu sona karsi muthis bir ofkeyle dolup tasmis, resmen 2-3 ay kadar yas tutmustum sevgili karakterlerim icin. Simdi yeniden bu sarkiyi dinledigimde aklima geldi. Yoksa her dinledigimde aklima gelen bu muydu?
Bile bile, ellerinizden kayip giden sevdiklerimiz, sevdikleriniz... Gidenlerin ardindan onlarin ugruna sectikleri yolda, kaybettigimiz, kaybettiginiz digerleri...
Binanin tepesinden atlayiverisleriyle zamani yeniden yazanlar... Amy ve Rory gibi gecmiste yasamaya devam edenler...
Neden doctor who izlemeyi ozluyorum? Zaman, mekan ve kisilerle yazim dehasinin son noktasiyla oynayan bu cilgin diziyi ozlemem, zaman yolculuguna ozenmemden mi sizce? Insani kendine ceken bir maviye sahip TARDIS'in sesi mi beni kendine cekiyor? Yoksa oyuncularin kendisi mi? Titanic, Shakespeare Globe, Van Gogh'un bahceleri ve hatta Musee d'Orsay'da kurulan setler mi kucakliyor beni? Yukarida anlattigim sarkilar mi burnumda tutuyor?
Uzay ve mekan kostumleri icine burunmus insan hayatinin en guzel, en huzunlu anlarini anlatiyor bu dizi yahu. Ozlemek ondan elbet.
Anliyor musunuz?
Anlamak istiyor musunuz?
Keske anlamasaydim mi diyorsunuz?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)