23 Eylül 2014

[Rizzoli and Isles: Post Season 5.]

eveeet, uzun süren bir aradan sonra yeniden yazmaya yeniden kavuştuğum dizilerden bahsederek başlayacağım a dostlar. catch up başlığında açtığım tüm diziler üzerinde haydi şööööyle bir geçelim. öncelikle rizzoli and isles'dan başlayayım.

efendim geçen sezonun sonunda en son jane'in hamile olduğunu öğrenerekten ekrara veda etmişlerdi. şimdi tabii bunu yazmak hüzünlü aslında ama ben dizinin gidişatında jane'in anne rolüne bürünmesini henüz mümkün görmediğimden, dedim ki RDIM, sen bu diziyi ciddi ciddi takip et. bir entrika bir olay dönecek, kaçırma, sonrasında izlerken toparlayamazsın (maalesef tahminimde haklı çıktım). evet, ben bu diziyi tv'de yakaladıkça izliyorum ve o bölümden sonra ciddi ciddi izlemeye başladım. böyle ardarda takip edince baya da sardım doğrusu, cidden çok komik bir ekip rizzoli and isles ekibi.

şimdi uzun uzun tüm bölümlerin üzerinden geçmeksizin, highlight anlardan bahsedeyim.

hüzünlü bir bilgi ile başlıyorum: jane'in ortağını oynayan çocuk sanıyorum yaz aylarında intihar etmiş. dolayısıyla dizide bir boşluk oluşmuş. diziye yeniden dönmem ile birlikte bu geçiş dönemine de tanıklık ettim. öyle yumuşak bir geçiş yaptılar ki... masasının boşluğu, herkesin ayrı ayrı anlarda ağlamaya başlaması... o kadar güzel yazılmış bir bölümdü ki, doğrusu hayran oldum. velhasıl, yeni bir detektifi dahil etmemeye karar verdiler, bilgisayar başında ekibe destek veren birini dahil ettiler. kendisini de sevdik.

bir diğer highlight'a gelirsek, maura'nın yeni sevgilisi! yahu bu çocuk bizim victor'umuz dollhouse'taki. seni çok seviyoruz victor, çok özlemişiz victor! bence maura ile harika bir çift olma yolundasınız, size desteğim tam. hatta dipnot dipnot: daha önce maura'nın aşk hayatında katillerin filan olması ve sürekli öldürülmeye çalışılmış olması bilgisini de aldım, dikkatimi çektiniz, tüm sezonlarını izlemem mümkün. bu arada maura'nın victor'un (evet o çocuğun adı benim için sonsuza dek victor kalacak) kızıyla tanıştığı bölüm çok tatlıydı. maura'nın bieber ile imtihanı görülmeye değerdi doğrusu.

şimdi hüzünlü bir highlight, maalesef önceden tahmin ettiğim kısım. jane'e sürekli genç korunmasız çocuğa karşı zayıflığı olduğu telkininde bulunuldu, önceki sezonları izlemek isteğim arttı. neler olduğunu bilesim var. neyse efendim, bir tanığı korumak için kendisini tehlikeye attığını gördük jane'in. acı olaylar sonucu, jane bebeğini kaybetti. işte bu bölümü bir tatilde izledim, sonra da internetle bağlantım bitti. sonraki bölümü izlemek başlı başına bir macera oldu. bölüme kavuştuğumda maura'nın jane'in başında otururken bölümün açılması zaten ilk darbe oldu sayın seyirciler. onun bile söyleyecek söz bulamaması filan... üzdünüz bizi çocuklar. neyse efenim, jane iki bölüm içerisinde toparlandı, bu konuyla çok da uğraşmadılar. sevindim mi üzüldüm mü bilemiyorum.

şimdi diğer highlight'lar için uzun uzun yazmama gerek yok. ama bence cinayet şekilleri enteresandı. buzda ölen adam, panik odasına ölen adam, kitapçı adam oldukça ilginçti. özellikle son bölümdeki neredeyse hayatı kayan savcı adamın hikayesi bir sürü twist and turns ile doluydu. yalnız son dakikası çılgınlık oldu! kabul etmiyorum yani adamın arkasından löp diye suya atlamanı jane! yuh yani yuh!

şimdi son highlight ile maura'cığımdan bahsedeceğim. efendim zaten kendisini seviyoruz. zaten kendisi çılgın bir insan. ama belli ki ben bahsedeceğim özelliğine hiç denk gelmemişim. tanık çocukcağız yaralıyken maura onunla telefonda konuştu. onu uyanık tutmak için, destek vermek için. işte o sahnelerde hayran oldum kendisine. böyle bir soğukkanlılık, böyle bir cana yakınlık ama samimiyet. bravo doğrusu, bravo! sonrasında victor'la olan minoş sahne de çok güzeldi. canım ya, maşallah çogzel bir bir çift oldunuz.

efenim tabii ki ilerideki sezonları da izlemeye devam edeceğim. hatta vakit buldukça önceki sezonları bile en baştan izleyebilirim, o derece. hem merak içindeyim, hem de sempati. aynen devam rizzoli and isles ekibi, desteğim tam size!