13 Nisan 2012

[Titanic 3D!]

efendim uzun bir aradan sonra aklımdaki zibilyon tane şeyi yazmayı bir borç bilirim. tabii bunların en önemlisi titanic'in vizyona 3d olarak tekrar girmesi. bu konuda ne akdar çok yazacak şeyim olduğunu aklıma girip okuyabilseydiniz, bence delirirdiniz. daha dün ilk kez gördüğüm fragmandan sonra şunu çok net bir şekilde söyleyebilirim ki jim sadece yüzyılın en çok konuşulan filmini çekmemiş 15 yıl önce. o filmi, 15 yıl sonrasında 3 boyutlu hale soktuğunda da muhteşem olacak şekilde çekmiş. yani hepimizin itiraf etmesi gereken birşey var bazı üç boyutlu filmlere gittiğinizde, çıkış anında yaşadığınız tek his korkunç bir baş ağrısı ve burun ağrısı. baş ağrısı çünkü 2 boyutlu olsa da aynı tatta olan filmi bir başka derinlikle izlemey çalışmak, kendini bu derece zorlamak bende müthiş bir baş ağrısı yapıyor. açıkçası bu açıdan avatar'a da tam puan veremem. hele de sanctum da gerçekten kör oluyordum. burun ağrısı çünkü o iğrenç eski model kazulet gözlükler adamı öldürüyor, resmen solunum yollarını tıkıyordu. neyse. gelelim titanic'in fragmanıyla ilgili yorumlarıma. fragmanın başı muhteşem. rose'un o şapkasıyla kadraja girdiği sahne ölümsüzdü, artık ölümsüz ötesi, devine diyebilirim. ama arkada celine dion çalmaları hoşuma gitmedi. yani kabul, filmin en ünlü şarkısı herkes flütten davula kadar bu şarkıyı çaldı o yıl, ama filmin sözlere ihtiyacı yok, bence james horner'ın dehasının izleri tekrar kullanılabilirdi. ama tahmin ediyorum ki eski fragmandan farklı kılmak istemişler. bu arada geminin dik durumdayken arkaya doğru geri düşmesi sahnesinde eğer o sular üzerimize doğru sıçrarsa zevkten ölürüm oracıkta. tabii bir yandan da i'm the king of the world sahnesi var! million dollar shot diyerek bir açıklama yapmak istiyorum. işte o gördüğünüz kuş bakışı çekim (35 saniye kadar sürüyordu sanırsam uydurmuş olmayayım) bir milyon dolara mal olmuş. çünkü o zamanlar bilgisayar teknolojisi bu kadar çılgın olmadığı için Jack'in çekimde durduğu platformun arkasına tek tek tüm gemi, okyanus, gökyüzü ve bilimum öğeyi eklemişler. a bir de şu var taii, akşam yemeğinde herkesin yanımızdan geçmesi hayalim. ne kadar güzel olur molly brown'a karşı izlemek bu filmi yarabbim. fragman yorumlarıma dönersek, i'll never let go bence ölümcül darbe. bayıldım. o kadar güzel bitiyor ki o fragman. zevkten öldüm yani. resmen kalkıp sinemayı terk edecektim. sanki şu hayatta o anki tek beklentim oymuş, o beklentiyi karşılamışım, mutlu olmuşum ve başka hiçbirşeyin önemi kalmamış gibi. evet yorumlarımı kısa geçiyorum. çünkü daha öncekli yazılarımda da belirttiğim gibi çok çok çok fazla şey var titanic'le ilgili yazmak istediğim. ve onları buraya yazmak istemiyorum. sanki aklımda tutarsam daha canlı, daha hayalvari, bana özel kalacaklarmış gibi. ama şunu söyleyeyim bak: bu ay artık 100. yıldönümü olduğu için titanic'in iki dergi aldım dün. national geo'nun kapağında titanic ve daha önce görülmemiş fotoğrafları vardı. bir de bir dergi daha var adını hatırlayamıyorum. ama özel sayı yapmış, bilet ve gazete küpürlerinin resmini gördüm. ben bu hızla gerçi yacht show tarzı tüm dergilerde aradım ama yoktu başka sayı. ilerde çıkarsa alırım efendim.