06 Nisan 2014

[Bilen Görür: Çalıkuşu'nun Aşk Acısı.]

Çalıkuşu'nun gün değiştirmesiyle birlikte artık perşembe akşamları saat sekizde ekran başındayız efenim. tabii bu lafın gelişi, çünkü kanald'nin canlı yayın bağlantısı iyi olmadığı için ben ertesi gün veya haftasonunda yakalayabiliyorum. artık dizi hakkında söylenmekten yoruldum, ancak görünen o ki, yazarlar beni yormaktan yorulmadılar. 

feride'nin kamran'a bağlılığı mı dersiniz (sadakat anlamında demiyorum. hani o olmadan yapamazmış gibi bir söylemler içine girmesini kastediyorum), gereksiz neriman hamleleri mi dersiniz (sanıyorum ki evi alan kızımız kamran'la feride'nin evliliğini bozacak, yoksam bu olmayan çocuk meselesi ile düğün işi bozulursa çok bozulacağım. çünkü kitapta kamran gerçekten ayılığı yüzünden feride'den oluyor. buradaki durum ezikella neriman başkasından hamile ama bu durumu kamran'a patlatıyor.), yoksa kamran'ın sıfır yetenek burak özçivit'le feride'yi ağaçtan indirebilen adam rolünde olması mı? yahu kızın adı çalıkuşu. naz niyaz muhabbetiniz hiç çekilmiyor yeminle.


neyse efendim benim söylemek istediğim başka. dediğim gibi, dizi beni baya bir darlasa da keyifle izlemeye çalışıyorum. çünkü feride'yi oynayan fahriye evcen harika bir performans sergiliyor. biz seni tnaımaya çok geç kalmışız fahriye yahu, negzel oldun sen böyle uçarı kaçarı ama duygusal hallerinle, vallahi emeğine sağlık. dediğim gibi, diziyi izliyorum çünkü en sevdiğim roman karakteri olan feride'nin vücut bulmuş hali çok başarılı, bunu kaçıramam. feride'nin planlanmamış gülüşleri, içten bakışları ve süzüm süzüm süzülmeden süzülen tavrı çok iyi olmuş. ama içime bir yandan sıkıntı basıyor. işte ben o sıkıntıyı yazmak için bu yazıya oturdum.

feride'nin büyük bir aşkla kamran'a baktığını gördükçe içim cız ediyor. çünkü biliyorum ki kalbi kırılacak. biliyorum ki o bakışlar, boşluğa dalıp dalıp gidecek. 

aşk acısını çekenler için, aşk acısını çekecek birine tanıklık etmek gibisi yok. insanın eli ayağı çekiliyor.