16 Temmuz 2013

[The Killing S3E1-8.]

bilmem ki nasıl anlatsam, nasıl size the killing'i?

bu diziyi çok seviyorum. hah, söyledim işte. en önemli nokta bu. bu diziyi çok seviyorum a dostlar. iki sezona yayılan rosie larsen cinayetini güzel bir şekilde çözdüler, belki biraz uzattılar ama, mükemmel olmayan polisleri, ailelerin içinden birisini kaybetmesiyle yaşadığı karanlık dönemi, bir şehrin havasının insanın nasıl da ruhunu etkilediğini bu derece güzel gösteren bir dizi nasıl sevilmez sorarım size? linden ve holder'ı o kadar özlemişim ki, birkaç bölüm birikmesini bekleyip izlemeye başladığım the killing üçüncü sezonda yepyeni bir olay var. evden kaçıp gitmiş, evinden kovulan, sokaklarda yaşam mücadelesi veren çocukların hikayesi var bu sezon. zaten kanınızı donduran bu kasvet içerisinde bir de sizden çok daha küçüklerin yaşadığı, yaşamaya çalıştığı bu hayatları görünce iyice geriliyor ve uykularınızı kaçırıyorsunuz. kimisi bu diziye ağır ilerliyor diyor ama bu dizi ağır ilerlemezse intihar ederiz ben size diyeyim. açıkçası her bölüm için onyüzbinmilyon tane söyleyecek şeyim var, yok değil. ama bozmak istemiyorum a dostlar. sadece şunu bilin:

bir alanda, 17 tane genç kızın cesedi bulunuyor. bu cinayetlerin hepsi 3 aylık bir periyotta incelenmiş. peki ne alaka, biz bu hikayeye nasıl bağlandık derseniz, dedektiflerimizden linden'ın 3 yıl önce takıntılı hale getirdiği, sonrasında tedaviler gördüğü davasıyla bağlantılı olduğunu düşündüğü bir seri katil hiakyesi bu. bu demek oluyor ki, bir yandan katili ararken, bir yandan da o zamanlarda adamın birinin karısını öldürmekten tutuklanıp idama mahkum edildiğine, yakanmasına linden ve o dönemki ortağının sebep oluşuna tanığız. polisiye olaylar tam hız devam ederken, bu ufacık çocukların hayatlarına ilişkin detayları öğreniyoruz. polisiye olaylar tam hız sürerken, idam hücresinde ölümünü bekleyen karısını öldürmekten tutuklu seward denilen katilin dirayetini görüyoruz. idam mahkumları arasındaki konuşmalara tanık olurken, küçücük çocukların siz derinden yakalayan cümleleri öyle bir sarıyor ki, meraktan ölüyorsunuz, benden size söylemesi.

dizi son üç bölüme yaklaşırken bir de dizinin akıbeti hakkında bilgi evrmeyi borç bilirim. bu dizi aslında -o kadar da sevmeme rağmen- iptal edilmişti. ancak daha sonrasında kanaldan -amc, evet the walking dead'in kanalı- açıklama geldi ve bir sezon daha uzattılar. bu sezonda yeni bir olay yapıp, sezon sonunda kapatacaklarını açıkladılar. öyle mutlu oldum ki... dolayısıyla bu dizi muhtemelen bir sonraki sezonu göremeyecek, tadını çıkarabiliyorken çıkarın derim.

son bölüme adım adım yaklaşıp, önyargılar, kabullenişler, yanlış anlamalar ve aslında insanın doğasına ilişkin bin bir ufak ayrıntıya tanık olduğumuz bu diziyi keyifle izliyorum. son durumlardan haberdar edeceğim. o zamana dek, cheer up çocuklar.