15 Şubat 2014

[Çalıkuşu: Bölüm 19.]

Calikusu kadar sevdigim bir roman daha az bulunur. Icinde ask oldugu icin, ask acisi oldugu icin degildir yalnizca benim bu sevgim. Calikusu, kendi basina ayaklari uzerinde durabilen genc bir kadinin hikayesidir. Hemen her aciya gogus germis, pes etmemis, acliktan bayilip da hava degisiminden dolayi bayildigini dusunen, kendisini citkirildim sanan insanlara minnetle bakan genc bir kadinin hikayesidir. Kitapta gecen hersey, bu temel uzerinde yukselir. Yukseldikce daha da sevdirir kendini feride. Artik kamran, sizin icin kitabin ana karakteri degildir, feride'nin hakettigi mutlulugunun gorunen ucudur. Iste bu saydigim sebeplerden dolayi calikusu dizisinin daha reklamlari donerken heyecandan uykularim kacmaya baslamisti. Ama ne oldu? Beklentileri karşıladı mı çalıkuşu, bir sormak lazım. işte dostlar sizler için üşenmemiş hep sorgulamıştım bunları bundan önceki birkaç yazıda. ama artık 12 Şubat 2014 günü yayınlanan 19. bölümüyle takatimin sonuna geldim!

yahu bu nedir? feride sizin tüm entrikalarınızın merkezindeki pişmiş tavuk mu? elin sapığı, tecavüzcüsü, psikopatı bu kıza neden dadanıyor? bu kız kendini neden iplerde buluyor? biz bu kızı yarı baygın iki büklüm yürürken görmek zorunda mıyız? hatta arttırıyorum, bu kız teyzesinden kızım bize söyleyecek birşeyin kaldı mı cümlesini filan duymak zorunda mı? teyze sana da yazıklar olsun bak buraya yazıyorum. kız daha senin ne sorduğunu anlayamıyor, sen hala kamran'a eee kız iki gün elin adamıyla kayboldu. kaçırıldı filan anlamaz komşular konuşur dedin ya feride de duyacak şekilde, pes! yahu pes! bıktım ki ne bıktım!

haydi bir de nişan anında o kaltak neriman karısı geldi haimleyim diye ortalara düştü. tamam, burası senaryoya konulan bir entrika unsuru ama yine de o kadar bunaldım ki diğer mevzulardan bu kısmı dahi kaldıramayacağım. sahi, eskiden dna filan keşfedilmemişken insanlar dertlerini nasıl anlatıyor, nasıl ikna ediyorlardı? tam bir salem witch trials değil midir bu? yazarken daraldım, yazarken bunaldım o derece.

bir yandan da düşünüyorum yani. bunlar evlilik arifesinde feride'nin kamran'ın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenmesi üzerine konağı terk etmesiyle ayrılacak. ama acaba o zaman kadar bir arada kalabilecekler mi? bence evlilik arifesine kadar bu dizi dayanamayacak! gerçi hemen öncesinde yayınlanan küçük ağa baya reyting canavarıymış. aman allah tututklarını altın etsin de feride'nin hayatını biraz daha izleyelim ne olursunuz. öteki bölümlerde ilgili spekülasyon yapmayacağım ama içime yer eden o cümleyi yazmadan da bu yazıyı bitiremem. feride müjgan abla'ya dedi ki (ki müjgan abla'yı kitapta sevdiğim kadar dizide de sevdim. bravo müjgan abla, aslan müjgan abla! ressmen bir tek sen korudun bu kızın arkasını! senin de bir izdivaç yapmanı diliyor, mutluluklar yaşa inşallah diye temennilerimin sonuna geliyorum.) "ben haddimi biliyorum, asla çocukları gibi olamam müjgan abla. teyzeme sorsan etle tırnak gibiyiz ama ben tırnağım aslında. uzadıkça kesilirim."

canımsın feride. okuduğum kitaplardaki en sevdiğim karaktersin. fahriye evcen de bu rolün altından öyle güzel kalkıyor ki, dilerim hikayenin sonuna kadar tanık olma şansımız olur. çünkü televizyondaki her diziden çok bu dizi hakediyor hikayesinin tamamlanmasını. cidden. yeter ki toparlanın, yeter ki gereksiz koridorlara sapmayın da seyircinin ilgisini alakasını kaybetmeyin. zaten gecenin bir vakti başlatıyorlar diziyi, bir de kanal değiştirtmeyin lütfen. şahsım adına ben değiştirmiyorum, değiştirmeyeceğim ama insanları zorlamanın da alemi yok, öyle değil mi?