- martha, evladım, kendine gel! tamam ölüme yaklaşıyorsun, güneşlere düşüyorsun, vıdı vıdı bir sürü bok geliyor başına. ama lütfen çığlık atma ya! hep sorguluyorsun ya benim işlevim ne, rose'u mu arıyor, beni sallamıyor mu acep diye; işte burdan bir ders al ondan diyorum. rose da bissürü kez ölümle burun buruna geldi ama kız viyak viyak ciyak ciyak ve bilimum sessizharf iyak kombinasyonuyla bağırmadı senin gibi! bir void'a düşerken bağırdı ama o da normal yani, void dediğin life and death'in ötesinde bişiy. finally, kolay şeyler değil tamam da, sen de normal değilsin, doctor'un companion'ısın bugüne bugün. be cool. chill. şimdi burda donna'ya da gönderme yapmak lazım ama o kadar net hatırlayamiciim olayları. şu kadarını söyliyim, çığlık atacağına witty ol, ironic ol onun gibi işte martha, bağırma. evet, mesajım alındı inşallah.
- dear üçüncü sezon, mal mısın sen? o kadar izle filan, bombok bitsin. açıkçası hiç beğenmedim. daha doğrusu dün 11'in sonuna kadar izleyip sneak peak yaptım iki bölüme 40 dakika kadar ama yeani, beğenmedim. martha'nın aşkına ölüyorduk da sanki martha'nın anası çıktı bir de başımıza! ama o minnoş topçukların içinden çıkan şey [şey dememin sebebi spoiler vermemek haberiniz olsun] olayı iyi bağlanmıştı. üstelik de o flashback çok tatlıydı. ama "come on, is this utopic?" diye sorarlar adama. bir de şunu anladım ki doctor'un sezon finalini çakmak için, her bölümün her anını izleyeceksin arkadaş. ben izlediğim bölümleri atladım ama hafızam iyidir neyseki. son altı bölümde kurmaya başladılar eğer yanılmıyorsam. ama dördüncü sezonun ne kadar epic olacağı üçüncü sezondan belliymiş. tık tık tık tık (bu dörtlü ritim oluyor, bilmeyen anlamayan kalmasın) olayı beni benden aldı anacım! aferim daha başlamadan kurgulayın, takdirimi kazandınız. heyecanla başlayacağım. haa bi de şu master olayı var. onu da hele şükür anladım. ama tek kelimem var: overrated. kendisini en son ben canlı kanlı gördüydüm, bakalım nasıl bağlayacaklar. haaaa bir de bak sonradan geldi aklıma sneak peak'ten: doctor'un yaşlanması, insanların onu düşünmesi bıkbıkbıkbık hedehödöhedehödö, allahım beni benden aldınız ya! heralde dedim david 2 bölümü seslendirdi, tatile çıktı! şimdi güzel birşeye geçelim:
- dün geceki maratonun en büyük olayı tabi ki Jack! hayranım sana Jack. bebeğimsin Jack. çok tatlısın Jack. bu arada rose'u sorman, onun öldüğünü duyunca yüzündeki o mutsuz ifade... ay valla beni benden aldın Jack. duygusaldır da yani Jack'çiğim. bir de şöyle birşey var kiiiiiii bu bölümde -daha doğrusu henüz izlemediğim, sneak peak yaptığım bölümde- yine bad wolf'a gönderme yaptınız kiiiii, ah bebeğiiiim, beni mutluluktan öldürdünüz. yani o çirkef master'ın ben de time lord'um deyip bıtbıt elalemi mahvettiği, mahvetmeye çalışması nerdeeeee tardis'ciğimin ruhu'nun rose tyler'ı life giver yapması nerdeeee? bir daha vurgulamanız baya iyi oldu. hem 4.sezonu izlemiş (en azından bir kısmını) olaraktan ufak foreshadow'larda bulunmuş olduğunuzu da gözden kaçırdım sanmayın efendim. yalnız bölümün en kritik anı -ay dedem olsa dalga geçer şimdi en sevdiğin sahne mi diye =) - academy'e ilk ben başvurmuştumdan sonraki cümle!!!! evet spoiler olmasın diye söylemiyorum, bu kadar da süper bi insanım yani. o cümleyle beni benden aldın sen Jack! yine kağıt kalemler eşliğinde timeline'lar çizdim filan o derece! ama aradaki maceralarını bir hikoş yapsaydınız baya baya baya baya baya iyi olurdu ama ne yapalım, torchwood'la idare edicez. belki ordan oraya 173. sezonda bağlanır da nasıl bıkbık olduğunu [spoiler] olduğunu öğreniriz. zaten bi sen, bir de river beni çatlattınız, başıma ağrılar soktunuz.
11 Ağustos 2011
[Doctor Who: Season 3 yorumları.]
dün itibariyle doctor who'nun üçüncü sezonunu da bitirmiş bulunmaktayım. bu noktada şu yorumları paylaşmadan edemiciim.