11 Ağustos 2011
[yemek üstü siyaset mahmurluğunun dehşeti.]
dün yemek yerken duyduğum bir diyaloğu paylaşmassam çatlayacağım yeminlen. iş çıkışı artık metrodan çıkıp taksiye binmişken aracı durdurdum, kanatçıda aldım soluğu vallahi. uzun süredir yemiyordum çok mutlu mesut yedim. şimdi karşı masamda oturan aileyi anlatmayı bir borç bilirim. bir adam -baba- iki tane de kız vardı. birisi türbanlıydı. o minicik mekanda o sessizlikte konuşulanlara da kulak misafiri oldum tabi. kızımız edirnede okuyor galiba, birkaç arkadaş ev tutmuşlar, bursları varmış kendi kendilerine yetip gidiyorlar. diğer kızımızın ne yaptığını bilemiyorum. baba da o kadar eğlenceli bir adamdı ki, bütün lokanta hepimizi gülümsetti. galiba oranın müdavimiymiş. garsonu sordu, izinde dediler filan bu derece. rakısını koymuş hem tıkır tıkır içiyor, hem kızlarıyla sohbet ediyor, hem de garsonlarla muhabbet ediyordu. neşesine hayran oldum. hele de bir an bizim kanatlar nerde usta, oruçludan da aç kaldık diyince baya bi güldük hepimiz. sonra kanatlar geldi, oooh bize her gün ramazan diyerekten neşe kıvılcımları püskürtmeye devam etti kendileri. kadeh kaldırdı usulca tanıdığı garsona doğru, sonra kızına döndü, gerçi sen biraz yobazsındır dedi sırıttı. neyse efendim amca hakkında bir portre çizdim sanıyorum bu bilgiler ışığında. şimdi laf döndü dolaştı -her türk rakı sofrasında olduğu gibin- siyasete geldi. adam kapalı olan kızına, sen kime verdin bakayım en son seçimlerde oyu diye sordu. akp'dir akp diye ekledi. kız cevap olarak hayır mhp'ye verdim baba dedi. ben hmm tamam, olur yani derken içimden kız bombayı patlattı: chp geçen seçimlerde mhp'ye destek veriyor diye mhp'ye oy verdim. babası da aynen şöyle dedi: bilsem ben sana akıl verirdim. ben siyasetten anlamıyorum galiba arkadaşlar. türkiyedeki dengeler bişiyler beni bu konuşmayla aştı. gulp diye yutkundum. ya da birileri anlamadıkça bu hale geliyor siyaset. çözen beri gelsin.