15 Eylül 2018

[Çavdar Tarlasındaki Asi.]

Zamanında "catcher in the rye"ı okurken içimin baydığını öyle net hatırlıyorum ki... herkese kulp takan bu çocuk ve buhranları beni nasıl da sıkıntılara sokmuştu. hem de bu sıkıntıların bir sınavda soru olarak karşıma çıkması ihtimali ayrı bir dertti benim için. anlayamadığım bir buhranı nasıl kavrayabilir ve sorularını cevaplayabilirdim ki?

Yıllar önce bu düşüncelere sahip olduğum bu kitap, yıllar sonar tekrar okuduğumda -belki de artık yetişkin şapkası taktığımdandır kimbilir- daha derin bir etki bıraktı bende. hayatındaki değişimleri ve etrafındaki insanları anlamaya çalışan (anlamak istemeyen mi diyelim, yoksa doğrudan çocuklukta kalmak isteyen mi?) bu holden'ın hikayesinin hikayesi bu filmde karşıma çıktı.

Filmle ilgili birkaç gülümseten not: yazar ve yönetmeni danny strong. hey gidi kendisini buffy'de jonathan olarak tanımış, gilmore girls ile tekrar görünce sevinmiştik. sen ki intihara meyilli, dark willow'a sebep olangillerden jonathan danny strong, artık iki tane emmy'si olan biri oldun ya, vallahi elimde büyüdü dememek için kendimi zor tutuyorum sayın seyirciler. daha da yüz güldüren bir isim daha: victor garber. hey gidi benim biricik thomas andrew'um, canım titanic'in canım mimarı, alias'taki jennifer garner'ın babası. seni tekrar karşımdaki ekranda görmek beni çok mutlu etti, ah canım benim! son bir bonus daha vermek gerekirse: sarah paulson! bu kadın ne yapsa kotarıyor, ne yapsa yakıştırıyor ve gerçekten o karaktere bürünüyor, hayran olmamak elde değil!

film konusuna gelirsek, efendim catcher'ın yazılışına dair hikayeyi verip, daha çok yazarın hayatına odaklanan bir film olmuş. sevdiğin bir yazarı / müzisyeni yakından görmek insanı hayal kırıklığına uğratabilir ya hani, bu da öyle bir film. bu kadar yabanilik bana fazla gelse de yazmanın hayat biçimi, engellenemez bir içgüdü, tutku olduğunu göstermesi insanı mutlu ediyor ve az biraz bu huysuzluğu özümser hale getiriyor. ama ne yazık ki yazar olarak sevseniz de hayatımda böyle birini istemem noktasına itiyor biraz sizi bu film. yani en azından bana böyle düşündürdü, sizi bilemiyorum.

Okuduktan 15 yıl sonra karşıma çıkan bu filmle birlikte bana bambaşka bir nostalji yaratan filmi, kitabın hikayesini görmek adına öneriyorum. ama tabii kitabı daha önce hiç okumadıysanız o çok ince kitap referanslarını kaçıracağınız için çok da iyi bir tercih olmayabilir film meraklıları için. ilginiz varsa, izleyin ve dikkatle izlettirin efenim.