24 Eylül 2018

[Once Upon a Time: Post Season 7.]

eveeet, efendim en sonunda bu yazının da vakti gelip çatmış ve once upon a time ekran ömrünün sonuna gelmişti. sezonlar boyu üşenmeden sıkılmadan ve dahi bıkmadan takip ettiğim bu dizi, yedinci sezonu itibariyle içimi bayan tüm karakterlerinden kurtulmuş ve yıllar sonrasında yetişkin henry ile tekrar geri dönüş yapmıştı. başlarda cinderella ve minik çocuğu alık halleriyle beni tüketmiş olsalar da en sonunda diğer tüm karakterler ile birlikte herkesin her mevzuya uyanması ve tüm ana karakterlerin geri dönüşü ile birlikte güzel bir final en sonunda yapıldı.

ben şahsım adına bu diziyi izlerken, tek dileğim regina'nın mutlu sonunu görmekti. dizinin en başında başladığı kötü kalpli kraliçeden çoluğu çocuğunun peşinde koşan, aşklarını yitiren, dostluklar kazanan, ulen kendi kötü versiyonunun kalbindeki karanlığı kendi kalbiyle bölüştüren bir insan olarak bu kadın artık mutlu sona ulaşamazsa bu diziye hakkımı helal etmiyorum diyordum. ne yalan söyleyeyim, artık robin mi olurdu, yoksam o büyücü abiyle mi bir araya gelirlerdi hiç emin değildim ama gerçekten mutlu son sırası regina'daydı.

rumple'ın belle ile kavuşmaları, hook ve kayıp kızının hikayeleri, zelena'nın yeni evlilik macerası, henry ve jacinda'nın kavuşması, efenime söyliyim victoria ve ivy'nin ana kız dramları iyi güzel bağlandı ama tabii ki yuvarlanarak regina'yı anlatmak için buradayım. söylemeye gerek yok ama bundan sonrası ciddi ciddi spoiler içeriyor, savulun!

mevzuların en sonunda regina tüm realm'leri minnoş storybroke'a getirdi ve herkes mutlu mesut yaşamaya devam etti. peki regina'ya ne oldu? efendim, kendisini bütüüüüüüüün realm'lerin kraliçesi ilan ettiler. üstelik 'the good queen' olarak. zırıl zırıl gözyaşlarım ve en sonunda herkes tarafından kabul edilmiş, güvenilen, simsiyah kostümlerden kurtulan (ki kendisine çok yakışıyordu ama) regina'cığım sevgi karşılığını gördü, onu karşısında görenler yolunu değiştirmedi. tıpkı yüzüklerin efendisi'nin son sahnesindeki gibi charmingler ile birlikte herkes önünde eğildi ve sevgi kazandı.

bu yazının sonuna gelirken regina'yı canlandıran lana parrilla'dan da bahsetmeden olmaz tabii ki. regina'yı normal, evil queen'i derinden sesiyle oynayarak kendi sesiyle birle oyunculuğuna yön veren, bu kostümleri inanılmaz güzellikte taşıyan, yavaş yavaş törpülenen ve yumuşayan karakterine paralel bakışlarını ve hal tavrını değiştiren lana'ya da koccaman bir alkış ve bin teşekkür yollamayı bir borç bilirim. helal olsun sana lana, bundan böyle hep takibimdesin, neyin parçası olursan ol seni izleyeceğim ve verebildiğim desteği vereceğim.

long live the queen, all hail before regina the good queen!