12 Mart 2012

[Trust me, I'm the Doctor. Doctor always lies.]

trust me I'm the doctor. doctor always lies. bu iki cümledeki uyumsuzluğu siz de anladınız herhalde ilk bakışta. sinir oldum yani dinleyince. dalga mı geçiyorsun lan göt diye bir çığlık atmak istedim evet. ama sonradan bir düşündüm. yani kendi kendime dur ateşlenme coşma hemen, bir düşün moffat bu tip hataları yapacak kadar mal değil herhalde dedim. bak aklıma ne geldi:

yemek konusunda seçiciyimdir. yeni bir şey denemem. sevecek olsam da denemem. söylemem. aç kalmayı göze almam. bir kere kokusunu beğenmediğimde o yemeği yemem. içinde sosunda ne var bilmeden de ağzıma sürmem. öyle bilmediğim soslara yemeğimi batırıp ağzımın tadını bozamam. bozmam. ay çok seçicisin derler, hiiiiç umursamam. ben yemek seçerim azizim. ama o  yemeği bir kere deneyip (bir başkası aracılığıyla, kendi yemeğimin yanına söyleyip, dikkat aç kalmayı asla riske etmem) beğendiysem bitti. gittiğim yerde bir ömür ondan yiyebilirim. gelin görün ki herkes böyle değil arkadaş. buranın nesi meşhur deyip löp diye en çirkin yemeği söyleyenler, korkunç kokuları içine çekip ay çok heyecanlı diyenler, beğenmediğinde aman denemiş olduk deyip sevinenler var bu dünyada. hiç anlamadığım bir konsept. ama eleştirmeyeceğim. olabilir. zevk bu sonuçta. işte ilk anlattığım kişi benim. ikincisi de babam oluyor. bir yere gideriz, kızım bak ye çok seviceksin. baba ne var bunun içinde? ya ben senin damak tadını biliyorum çok seviceksin tadına bak. yok ben bakamam, ne var bunun içinde? nasıl yapılıyormuş? işte efendim bööööyle geçen diyaloglar sonucunda eğer içime sindiyse yerim. gerçekten de beğenirim. sonra babam der ki kızım ben sana dedim sen seviceksin diye. ben de derim ki ama baba söylemezsen bilemem kiiiii. misal koyun yumurtası. ilk duyuşta insana çok garip bir şey gibi gelebilir. ikinci grup insan için aman ne ilginç bir tadına bakalım hey hey telaşı yaratabilir. ama birinc grup ben tip insanlar onun ne olduğunu bir araştırır. öğrenir. ve asla yemez. hadi zorla yedirdiler, sonra bir daha asla sormadan birşey yemez. hani ünlü japon fıkralarındaki köpek yiyen amcalar gibi. 

neyse efendim işte doctor aynen babam gibi yapıyor farkında mısınız? hem söylemeyeyim, hem inan. iyi olucaksın. ama bir iki yalan söyleyebilirim. söylesem de güven gerçi, güvenmezsen seni kurtaramam. hey yarabbim. çocuk oyunu mu bu? tamam, bir sürü kez kurtardın. hep bir genius'lık yapıp hepimizi şoklara soktun. inanıyoruz sana. eğer günü kurtarabilecek bir tek adam varsa da o sensin. ama ya trust me i'm the doctor deme, ya doctor lies deme. birisi implicit olsun. nedir yani bu çift persona? peh.