17 Ağustos 2012

[Kaboom and poof! They are gone.]

geçenlerde twitter'da filmvereplikler hesabı casablanca'dan bir cümle vermiş.okur okumaz soluğum kesildi. hani bazı cümleleri okursun da devamının ve öncesinin olduğunu bilirsin. işte aynen öyle. derhal açıp baktım, neymiş bu cümlenin başı ve sonu diye. [casablanca'yı hala izlemediğim için kendimi kınıyorum şu an.] aşağıdaki diyaloğu buldum. anladığım kadarıyla bu sözü geçen türkçe cümle türkçe dublajımızın azizliği sayılmakla birlikte, güzel bir tesadüf olmuş, paraphrase de etmiş olayı. aşağıya okuduğum cümleyi, onun aşağısına da orjinalini yazıyorum öncelikle.


"Öp beni, bu bütün soruların cevabı olur."

Rick: I'm sorry for asking. I forgot we said "no questions".
Ilsa
: Well, only one answer can take care of all our questions.
[She approaches his lips for a kiss] 


dedim ya, paraphrase ve türkçe dublaj azizliği yukarıda apaçık. cümle şöyle geliyormuş:

Rick: I'm sorry for asking. I forgot we said "no questions". 
Ilsa: Well, öp beni [only one answer] [it] can take care of all our questions. 

bu yazıyı yukarıdakileri yazmak için kaleme almıyorum elbet. çok şey yazmak için yazıyorum aslında. ama yine aynı hastalıktan muzdaribim. kelimelerin, anıların aklımda kalmasını, yok, sadece benim aklımda kalmasını, benim olmasını, kimseye ulaşmasını istemiyor içimdeki kıskançlık virüsü. anıların kıskançlığı bambaşka. gerçekten de bir virüs gibi, hafızaya, bünyeye girmeye görsün ölmüyor. donduğu yerde kalıp her aklına getirdiğinde bir kere daha canlanıveriyor.

galata'da oturuyorduk bir gün diye başlamak istesem bir zamana ilişkin aslında aklımda bambaşka bir zamanın mahmurluğu var, yüzümde ışıl ışıl bir gülümseme.

Sokaklarda kulağım uğuldayarak yürüyorum. yok, bu bir baygınlık alameti değil. hayır, hasta da değilim. hatta o zamanlar aşk da yok içimde. ama ilk kalp çarpıntısı hiç birine benzemiyor ki zaten. o bambaşka. kulaklarım uğultudan duymuyor. kalbim çarpmaktan nefesim daralıyor. dizlerim titriyor ama yürümeye azimliyim. çünkü ona gidiyorum, onu görmeden bayılmamaya da kararlıyım. aradaki hikaye önemli değil. ama bizim hikayemizde aramızda değil ama elephant in the room misali ortamızda sorularımız vardı, hatırlıyorum. cevap bulamamıştık belki ama, abrakadabra casablanca casablanca.