04 Ocak 2013

[1 Ocak 2013, Paris - Istanbul.]

Sabah -daha dogrusu oglen uyanip toplanip karnimin agrisi gectikten sonra- edith'e gittim. Yalniz degildim. O da yalniz degildi. Hep beraber mum yakti insanlar, ben muzik actim, heryer gul dolmustu zaten, bir tane de ben biraktim. Gozlerimi kapattim ve diledim: umarim hayatimda geriye donup baktigimda 'non je ne regrette rien' demek kismet olur bana da. Votre voix est comme l'ame de Paris edith. Sayende fransizca ogrenmeye ikna oldum da, ogrendikce keyfine vardim. Bu muhtesem sehrin dilini bilmeden bu kadar severmiydim bilemiyorum. O yuzden senin yerin ayrica bambaska. Bambaska. Pere lachaise'den cikip louvre rivoli'ye geldim otobusle. Son kez yurudum bu sokaklarda bu sefer icin. Yine gelecegimi biliyorum ama, yine de icim acidi yururken. Ben buradan nasil donecegim? Bu siluete insan nasil veda eder ki? Donmek kolaylasir mi her seferinde? Yoksa her donus zehrini icinde tutup illa batiracak mi ignesini? Burdan donmek cok zor tanrim.

[...] Notre dame tam karsimda, gunesin suzuldugu pencerelerin onunde yilbasi isiklarini tasiyan bitkilerle dolu le petit pont'da ettigim kahvaltiyi su an yazmak cok zor. O keyif ve huznu su an yeniden kaldirabilir miyim bilmiyorum. [...] Le petit pont'dan cikip st. Germain'e dogru yurudum, macaron alacaktim halen param varken ama o muhtesem yer kapaliydi adini hatirlayamiyorum. Sonrasinda bi onceki gunun barinin [the mazet] onunden gectim ve odeon'a dogru yurudum. Biletimin expire olmasindan mutevellit son metro biletimi aldim ve son aktarmayla birlikte st. Georges'a vardim. Metromuzun onundeki posta kutusuna kartpostallari attim. Harika bir histi o an. O kartlarin bambaska yerlere varacagini bilmek bana buyuleyici geliyor nedense. Ama ayni zamanda bir o kadar da huzunlu. Cunku onlar hedefine vardiginda ben onlari yolladigim muhtesem yerden cok uzaklarda olacagim. Otele gittim ve artik kalmayan takatim, taksi cagiiir mesaji verdi. Gar du nord'a vardim takside caz melodileri dinleyerek. Iceri girerken yagmur yagiyordu. Sasirmadim. Bu sehirden ayrilirken yagmur yagmali ki, donusum biraz daha kolay olsun. RER'e indim, oturdum, akordeonuyla gelen iki adamdan son chanson'lari dinledim. Ve CDG'e vardim. Terminal degisikligi, gecici internet baglantisi, son tur la duree'de durdum. Alanda gelirken karsilastigim arkadaslarla karsilastim ve tesadufen yanyana oturduk. Konusa konusa paris'i bir de gokyuzunde yasattik. Sonrasi uyku. Sonrasi havaalani, sonrasi pasaport, sonrasi eve donus. Eve donmenin huzunlendirdigi ender yolculuklardan paris donusu benim icin. Evde esyalari yerlestirmece, kirlileri ayirmaca. Turkiyedeyim. Yine eksigim. En yakin zamanda parise gitmeli. Bu eksiklik kalbimi kiriyor.