04 Ocak 2013

[30 Aralik 2012, Paris.]

Sabah 8.20'de gozlerimizi actik once. Havanin henuz aydinlik olmadigina karar verip biraz daha uykuya daldik. Saatler dokuza gelirken ayaklanip kendimizi kahvaltiya attik. Bu noktada kahvaltinin muhtesem oldugunu da soylemeden gecemeyecegim. Tesaduf eseri onumuzden gecen otobusun louvre rivoli'ye gittigini gorup bindik ve metroda (aka yeralti bu cennet gibi havada) iki aktarmadan kurtulduk. Evimizin onunden les halles'e geldik ve once yanlis kola giden RER'e bindikten sonra an itibariyle disneyland'e giden RER'deyiz. S ve bende cok heyecan yok. Hatta s kendisinde hiiic heyecan olmadigini soyluyor. Ama biliyorum, ikimiz de oranin buyusune derhal kapilacagiz. Ama a, apayri bir hikaye. Zip zip zip oyle heyecanli ki, icimden dogumgununde disneyland'i paket yapip vermek geciyor yeminlen. Hele bir de dogumgunune yakinken efendim. Banliyo bitmek bilmiyor. Paris'ten sonra bu kismini sevmiyorum sehrin. Zaten farkindaysak paris'ten sonra sehrin bu kismi. Galiba bilinc altimda burasi paris filan degil, olamaz da. Neyse efendim, yolculuk devam ediyor. Yakinda disneyland'e varacagiz. Ogle havadisleri planet hollywood'dan insallah. Dilerim bu sefer aerosmith rollercoaster'a binebilirim. Cunku baktikca yuregime iniyor. Ama walk this way, crying filan gibi muhtesem oaayyyysshhh sarkilarin caldigini dusundukce muthis haz alacagimi da biliyorum. Haydi hayirlisi a dostlar. [...] First things first. Aerosmith'e binemedik. O kadar korktuk ki resmen binemeyip geri donduk! Hic utanmiyorum bu kazik kadar boyumdan. Cidden 8'ler cizersem olurdum. Iceriden donduk resmen. Ama yine de steven'in 'goooooiiiiing dooooooown' deyisini unutamiyciim zhehehe. Crush's coaster'a bindik. Nemo'daki kaplumbaga oluyor bu. Hani akintida nemo'nun babasini tasiyolardi ya. Ama nemo dedigime bakmayin cok korkunctu! Ters yone oturup donerek karanlikta inmek ve ayni anda kendi etrafinda donmek! Ciyziz krayst diyorum sayin seyirciler. Youuuuv! Gece sonunda da thunder mountain'a bindik. Harikaydi harika. Ciglik cigliga ama guzel, karanlik ama sakin. Hele bir de disneyland'in gece manzarasi yok mu? O la la, cok guzeldi yahu. Ondan once star trip'e bindik. Simulator kendisi. Death star 'topraklarinda' uctuk gezdik savrulduk. Adrenalin yuklu degildi ama cok tatliydi. R2D2'ya selam olsun. Bunlar disinda her zamanki gibi Indiana Jones'un onunde durup ben buna hayatta binmem krizini yasadim. Bildigin korkuyorum napiyiiiim! Neyse efendim, alisveris fasli, oglen burrito'su derken kendimizi planet hollywood'a attik. [...] Burasi dunya uzerinde en sevdigim yerlerden biri kesinlikle. Sevdigim filmlerde o filmlerin minikminikminik ayrintilarini olusturan seyleri burada gorebiliyorum! Daha otesi olabilir mi? Tamam, hayaletteki 'for luck' parasi bu sefer yoktu ama yine de o hava yetti de artti bile. Madonna'dan vogue dinlerken yul brynner, greta garbo, fred astaire, marilyn monroe'dan olusan bir klibe tanik olmak. Antonio banderas'in, jim carrie'nin maskesinin, rhett butler ve hell yea sarlonun bizzat dokundugu seyleri gormenin mutlulugu tarif edilemez. Hele de tum bunlari guzel yemekler ve tatli kokteyllerle yapabiliyorsaniz, daha ne olsun! Blue bisiy ictim bugun. Baya guzeldi, sprite'li bir votka bidi bidi karisimlariymis kendisi. Boyle fizzy seyleri oldum olasi severim zaten evet. Ama tabii yorgunluktan oldugumuz gercegini degistirmiyor bu durum malesef. Ayaklarima kara sular indi. Cidden. Yaslandim midir nedir? Otele donduk, saat gece bir. Dusa girdim giriyorum ciktim cikiyorum derken tertemiz iki bucuk oldu saat. Thunder mountain'daki muhtesem gulumseyerek ciglik atan fotografimi dusunurken bunlari yaziyorum. RER'de uyudugumu soylememe gerek yok bu arada. Yarebbim nasil les bir trendir o oyle, bu soru bambaska bir yazinin tez cumlelerinden o yuzden hic yazmiyciim evet. Ay yarebbim gecenin son bombasini da patlatmassam catlayacagim. Efendim banyodan ciktim, sacimi havluya sardim, biraz olsun islagini almasini ve son gayretle saclarimi kurutmayi bekliyordum. Kanallarda titanic'in mini dizisinin bittigini gordum (evet bir baska ulkede daha titanic'le karsilastim. Sasirmiyorum artik. Bu oykuyle bagliyim cunku biliyorum. Nasil bilmesem de, bagliyim.) Ve kanallari gezmeye basladim. Fiscal crisis ve bilimum debt haberlerine baktiktan sonra (ki hic cakmam boyle seyleri) W9 kanalini actim. Bir de ne goreyim Anastacia! Ve hatta uc unlem!!! Kadin yaslanmis, kilo almis ama hic degismemis de ayni zamanda. Zipir zipir, ouv yeaa diyerek, dans ederek yardiriyor basel'de yahu! Kadin hala muhtesem! Takla da atsa sesi degismiyor bozulmuyor ve surekli eskilerini soyleyerek beni fethediyor lan! Gerci I feel better when you feel better tadinda yeni bir sarkisina nail oldum I'm a soldier, underground soldiers filan gibi sozleri vardi ki, beni kalbimden vurdu, aha da buraya yaziyorum. Simdi yapmam gereken son sey kalkip sacimi kurutmak. Ama o gucu nasil bulacagimi bilmiyorum. Ustelik de bu yazinin sonuna gelmis ve uyku bu kadar tatliyken. Yine de paris gokyuzu altindayim diye umitliyim, ha gayret. Iyi geceler paris. Yarin edith, claude, vincent ve hatta victor ve william'la bulusacagim insallah. Onca rollercoaster'dan sonra sicrayarak uyandigim uykularim olsa da, yorgun ama mutluyum...