22 Ocak 2013

[Self Reflection About Magic.]

bak bugün ne düşündüm ben kendi kendime. 

yüzümü yıkamaya gittim, baktım eyeliner'ın bir kısmı gözümün içine dolmuş. baktım baktım. aklıma dark willow geldi. siyah lens mi alsam diye düşünürken buldum kendimi. tıpkı yıllar önce shakespeare'in fırtına adlı oyununda, başrolde gördüğüm bembeyaz lenslerin dark willow şubesi. tabii dark willow olarak kısıtlamamak lazım. en nihayetinde enough magic can juice your eyes up çocuklar. hele de dark magic'se. tabi öyle çılgın bir yola sapar mıydık öyle bir gücümüz olsa, subject to discussion. goddess olma, english coven'la tüm dünyayı birbirine bağlantılı hissetme kafaları, öfke ve şimşeklerden daha güzel olsa gerek. neyse efendim, büyü olayını geçiyorum. bu kadar lak lak yeter.

düşündüğüm ve kendime sorduğum ikinci soru: 

izlediğim ve müthiş bir heyecanla soluksuz takip ettiğim ve hala izlediğim, hala bildiğim, hala oyuncularını dahi takip ettiğim ve bilimum fan fiction'da ilham kaynağı olan tüm 'doğaüstü' dizilerim neden california'da geçiyor? nedir bu CA hikmeti? biri bana cevap versin hemen. olrayt, washington'da geçen dizim oldu, dünyanın çeşitli yerlerinde geçen maceralara tanıklık ettiğim de oldu ama buffy, angel ve charmed diyorum size şu an. the en kült diziler ever. charmed'ı bir kenara atsam bile -ki müsebbibi fikirsiz phoebe olsa gerek, alyssa milano'yu sevemedim gitti ve overall sezon kötülerini iyi seçmek yerine her sezon bir kız kardeşin kocası/sevgilisi/nişanlısı bilmemnesi hakkında bir plot geliştirmenizden olsa gerek ama yine de güzel bir referans dizisiydi for premonition and astral projection and all.- angel ve buffy. youuuuv. yorum yazacak halim yok ve yoruma da gerek olmayan iki dizi bunlar yani. o yüzden bir daha soruyorum, CA, olayın nedir senin biri bana açıklasın. 

yine normal again bölümü aklıma geldi buffy'deki. bambaşka dünyalarda kaybolup, orada kalsaydım mutlu olurdum evet. ama henüz kaybolmadım. relativedimensionsinmind logging off, reporting from real world, içiniz rahat etsin dostlar.