21 Nisan 2013

[20 Nisan 2013, Istanbul-Prag.]

Bir onceki gun saat 2.14 sularinda gozlerimi kapattiktan sonra saat 4.15te uyanip yola koyuldum Prag macerasi icin. Uyandigimda uzerimde muthis bir yorgunluk vardi, dogal tabii, ama miskinlik yerini ulen ucagi da bok yoluna kacirmayalim telasina birakti. Efendim evden ciktim, havaalanina vardim. Ucakta uyuyakalmisim, sonradan soyle bir gozlerimi acip kahvalti ettim. Yarab tansiyonum dusmus benim resmen, ancak bir isindim yemek yiyince. Neyse efendim uyumaya devam edip gozlerimi munihte actim. Oh how I hate this place! Yemin ederim beni almayacaklardi da direkten dondum! Otel, ucak, yok tren yok bilmemne her boku sordular. Evet efendim, Fransa'dan aldigim vizeyle basbasaydik, bundan sonra daha da Almanya'dan giris yapmam. Iyice gicik oldum! Neyse, gecen aktarma macerasinda da oldugu gibi guzzel bir kahvalti ettim, dergi okudum, prag'i kagit uzerinde kesfettim. Artik son ucaga bindigimde ne yapacagima dair aklimda bir plan, icimde ise heyecan vardi. 

Prag'a inis. Beni karsilayan sofor cok tatli bir adamdi, pakistan asilliymis. Bol bol sohbet ettik, dunya ne kadar kucuk ve we are indeed merely the actors. Havadisleri kendisinden alip ufak ufak bilgiler ogrendim, kendimi odama attim. Otelim cok guzel. Daha lobby'de insanlarin bilardo oynayip sohbet ettigini gorunce odaya cikmadan fethedildim efendim! Insanlar cok tatli, herkes ingilizce biliyor bu sehirde, cok mesudum. Odama ciktim ki odam da cok guzel yahu! Huzurlu, arkada bir sokagin kosesine baksa da muthis temiz, guvende hissettiren ve luks bir oda. Ogrendigime gore old town yuruyusleri varmis, ona katilirim kasaba kafasi ortamlarini bir cozerim diyorum. Neyse efendim, ufak bir yagmur ciselemesi halinde otelden ciktim. Yuruye yuruye national theatre'a vardim, ordan ver elini charles koprusu. Bu sehir icin tek bir kelime sec deseler, serenity derim. Sadece halki degil, turistleri de kendi icinde huzurlu gorunuyor bu sehrin. Nehir yatagina konulmus kocccaman kutukler kutukler ortacag havasini yansitmakla birlikte vizir vizir gelip gecen tramvaylar yirminci yuzyil esintisine sebep oluyor. Yilin 2013 oldugunu radyoda duydugum sarkilarda anladim da yine zorluk cektim inanmakta, oyle huzurlu ki. Baka baka, yuruye yuruye doyamadim bu sehire. En son bir change office'e ugradiktan sonra, evet buranin para birimi koruna, oyle diyorlar evet. 25 koruna 1 euroya denk geliyor hemen hemen. Ama bazi ofisler cok cirkef 18'e filan bozuyorlar, elimde kalacaklar, kendilerine selam olsun parami kaptirmadim lan size! Neyse, onume cikan ilk yer: shakespeare and sons. Muthis bir heyecan yaratmakla birlikte bir shakespeare and co degil tabii. Yine de cok sevindim o tanidik yuzu gormeye hihihihihi. Burasi bir mabed. Gezinirken zamani unutup baska bir dunyaya iniyorsun, gidilesi, gorulesi. Neyse efendim, sonrasinda ise kafka muzesine girdim. Valla acikcasi ben cok kafka okuyan, hayranligindan olen bir insan degilim ama muzede secilen quote'lar cok basarili. Hemmen magnetimi filan aldim, hic eksik kalmam boyle seylerden. Su an ise yagmur coktan durdu, terasinin iki direginin arasindan charles koprusunu goren bir yerde oturuyor, yemegimi bekliyorum. Nehir kipir kipir, icim kipir kipir. Yemegimi de yedikten sonra old town'a gecip, oralarda dolanacagim. Sonrasi otelspor. Bugun oyle erkenciydim ki saniyorum bir dus alip aksami otelimin altindaki barda gecirip binbir hikayesi olan binbir insanla konusarak gecirmeyi planliyorum. Aaa bu arada havadan haberler: hava cok guzel. Yani tamam, soguk ama, soguktan donmuyorum! Pariste yilbasinda cidden olmustuk soguktan, burasi serin ama sikinti yaratmayan bir hava sundu bana. Dedikodulara gore yarin hava yine pek guzel olup isinacakmis, hayirlisi bakalim diyorum evet. Simdilik bu kadar, yazmaya devam ediciim. 

[...] Yemek sonrasi su konuya yer vermeyi bir borc bilirim: buranin birasi hakkaten pek meshur! Herkes iciyor ve her turu cok ucuz, hadi bunu gectim bi de guzel yahu! Ben ki pek biraci degilimdir, o malt tat hosuma gitmez pek ama booyle gidiyor iste, zaten oldurucu soguk olmasa da yeterli derecede soguk oldugu icin fair enough, iciyoruz reyiz! 

[...] Old town square'deyim. Buraya da bakip oyle bi otele donup kendime geleyim diyordum ama, bir baktim hard rock cafe var, hemmen iceri daldim! En once sunu soyliyim, burasi gordugum tum hard rock cafe'leri dover! Duvarlardaki seyler o kadar hard core rockcilarin esyalari ki, bir noktada salyalarimin aktigini soylesem yalan olmaz dogrudur. Oyshh diyorum. Peki buradan once nerdeydim? Harika seyler aldim, en once onu soyliyim. Saatin icindeki parcalari bir cerceveye dagitmislar misal, ba-yil-dim! Onun disinda yeni yeni seyler alabilecegim seyler kesfettim ama, henuz ilk gunden cosup gitmiyeyim diyerek sakin sakin oturuyorum, her sey aklimda yeminlen. Tabii ki de lennon wall'I gordum! Soguk moguk hic aldirmadim ve grafitti ve john lennon -ne kadar guzel oldugunu daha nasil anlatayim a dostlar- dolu bu duvarin onunde tum turistligimle fotograf cektirdim! Ordan sonra su an bulundugum yere yurume, yazdigim yaziyi guncelleme ve hulyalara dalmak gibi gorevlerle su ana kadar geldim. Mutluyum. Mesudum. 

[...] Kelimenin tam anlamiyla uzun ugraslardan sonra otelime dondum! Yareppim heryer kilise heryer can heryer kule burda, dondum dolastim yine ayni meydanda buldum kendimi dun! Leylaligima doymiyim. Ama sonrasinda otele donup gunu kapattigimdir, oturur oturmaz yoruldugumu oyle bi hissettim ki, o an bi dus alip asagidaki bara bile inemeyecegimi anladim. Velhasil biraz otelimden bahsedeyim. Mosaic house diye bir yerde kaliyorum. Aslinda sehir merkezine biraz uzak ama 15 dakikada cot diye varabiliyorsun, o yuzden sikinti problem yok. Burasi eco bilmemneci otellerden, yani cevreyi acceyip dusunuyor tasiniyor. Misal klimayi 27 filan yapamiyorsun, ortalama sicaklikta 25te tutuyor. Ama zaten usumuyorsun da, anliyorsun ki senin abartman evet. Onun disinda herseysi pek temiz duzenli, cnbc var, bbc world var, sizincaya kadar yeterli zaten. Kahvalti fasli filan yeterli duzeyde, krepler omletler yapilmiyor ama basic seylerle gune guzel basliyorsun. Heeerkes accayip guleryuzlu ve yardimci. Dun misal, odamdaki ipod dock -evet, bu da var odamda, pek mesut etti beni- calismadi da masallah hemen geldi olaylari cozdu cocuk, yenisini getirdi. Odanin isigi misigi daha los, super uber cevreci, ama tek sikayetim var o da dus jeli. O da cevreye cok yararli filanmis ve limon kokuyor. Asla ve kata elimi surmedim, kendi dus jelimle mesudum, biyyyy igrenc ne o oyle limon limon bayilmisim gibi demeden edemiyciim. Eveeet ilk gunden yasananlar bu kadar, ikinci gunun havadislerinde gorusuruuuz!