10 Nisan 2013

[Doctor Who: S7E8 The Rings of Akhaten.]

bilgisayarın başına oturdum önce diğer yazılarımı tamamlamak istedim ama heyecandan, gözyaşından, hüzünden ve sevinçten hareket edemiyorum. parmaklarım kilitlendi. hafızam durdu. tüm anılarım dize geldi. doctor'u düşünüyorum. bu bölüm o kadar güzeldi ki benim için, kendi kendime gülümsemekten alıkoyamıyorum kendimi. muhteşem bir his. allahım bu kadar güzel bir bölüm verdiğin için çok şükür diyorum öncelikle. uzun süredir izlediğim en güzel, en etkileyici doctor who bölümü olmakla kalmayıp, bir insan olarak beni en derinden yaralayan sahneler yaşandı bu bölümde. oh what a joy, what a heartbreak!

bir önceki bölümde kaldığımız yerden başladık aslında. clara'yı almaya giden bir doctor çıktı karşımıza. clara'yı bütün hayatı boyunca izlemiş bir doctor. clara'nın anne ve babasının tanışma hikayeleri çok güzeldi. bu kadar sevilen bir çocuğun onu izleyen milyonlar tarafından bu kadar çok sevilmesi normal değil de nedir yareppim?

bu arada kayıtlara geçsin, bundan sonra "oh my stars!" diyeceğim. çok hoşuma gitti. dünyalı bir insanın bunu söylemesi kadar hayalperest, umut dolu, heyecanlı birşey olamaz. canlarım benim. bir quote daha kazandırdınız çok teşekkürler.

efendim bölümün konusu zaten malumunuz, güzeldi bence. bir tanrıya uyuması için sürekli şarkı söylenilmesi, birilerinin ömürlerini ona şarkı söyleyerek geçirmesi, en korkulan yaratığın aslında "alarm" çıkması kadar güzel birşey olamazdı bence. üstelik doctor'daki bir müzikal bölümlere -tamam, bölüm tamamiyle müzikal değildi, yani bir grey's anatomy musical event, bir once more with feeling olması için yazılmamış- ne kadar hayran olduğumu söylememe gerek yok heralde. en son christmas carol'da mutluluktan hüzünden zevkten acıdan ölmüştüm abigail'i dinlerken. neyse efendim back to bu bölüm. bölümde şarkılara tanık olmaya bayıldım. ancak kayıtlara geçsin, biraz önce çok sevdiğim whovian arkadaşım b ile de konuştuğumuz üzere bu kadar çok şarkı,bu kadar çok memory yok efendim mind trick filan hiç hayra alamet değil. korkuyorum. silence muhabbetini geride bırakamadan başlayan great intelligence muhabbeti acayip canımı sıkıyor. bizi neyin beklediğini kestirememek, bu kadar çok bekledikten sonra tatmin etmeyecek bir sezon finalinin yapılacak olması korkusu beni öldürüyor, uykularımı kaçırıyor. hatta bugün sevgili b'nin bana gönderdiği linkteki teorileri okuduktan sonra adeta kafayı yedim. ya asylum of the daleks'te doctor dalek olduysa ve tıpkı oswin gibi bir loop'un içerisinde dönüp duruyorsa ve aslında bizim tüm bu izlediklerimiz onun hayallerinin, onun suflesinin parçasıysa????? aklımı gerçekten kaçırmak üzere hale geldiğim noktadır. bir de bu kadar şarkı varken river song'u düşünmeden yapamıyorum! what the fuck! allah rızası için şu kadını bir bölüm getirin ya? bir önceki cümledeki teoriden yola çıkarak doctor kendini hiç dönüşmek istemediği şeye dönüşmüş olarak bulduğunda eğer sezon finalinde doctor who diye kendisi sorarsa kafayı yerim. ölürüm abi. o noktada cidden ölürüm. yok, bünyem kaldırmaz.


şimdi ellerimden tutun, sizi doctor'la tanıştıracağım. arka fonda 10 yaşında bir kız çocuğu hep bu şarkıyı söylesin olur mu? unutmayın, o çocuk, halk ve siz hep bu şarkıyı mırıldanın. hep. hep...
rest now my warrior.

live. wake up. wake up.
and if the cloak of life cling to the bones.
live wake up.

Geliyorum doctor'un sahnesine. Daha dogrusu doctor belki de yillardir icinde tuttugu butun huzunlerini, hincini, acisini, ofkesini ortaya dokerken arkada calan sarkiya. Wake up. Live. O kizin sesi ne kadar guzeldir oyle yarab? Beni oldurdunuz be oldurdunuz. O herseyi yutan, o hersey muhtesemmis gibi ordan oraya wizzling about gezinen o adam, inzivaya cekilen, ama heyecanini ekran karsisinda hic kaybetmedigini gordugumuz adam, time lord, iki kalpli doctor, genius, mad man bu bolumun sonunda dagildi. Dunyanin en guzel, en acikli ve bir kere daha yaziyorum en guzel sahnesiydi. Evrenin sonunu gordu, yapayalniz kaldi, zamanin basina, sonuna tanik oldu. Tanrim! Bu adam ne kadar yalniz kalmisti boyle! Kendi turunun sonuna sebep oldu, evreni kaostan kurtarmak icin gezegenini terk etti ve tum bu iyilige ragmen yapayalniz, mavi kulubesinde yillarca gezdi bu mad man. Daha aci bir sey olabilir mi? 1000 yillik anilariyla besledi tanriyi. Gozlerinden yaslar akarak, umarim istahin yerindedir diye ciglik cigliga, diz cokup, ilk kez korkarak:

"Take mine. Take my memories. I hope you've got a big appetite. Beacuse I've lived a long life and I've seen few things. I walked away from the last great time war. I marked the passing of the Time Lords. I saw the birth of the universe and I watched as time ran out, moment by moment, until nothing remained. no time. no space. just me. I walked in universes where the laws of physics were devised by the mind of a mad man. and I watched universes freeze and creations burn. I have seen things you wouldn't believe. I have lost things you will never understand. And I know things, secrets that must never be told. Knowledge that must never be spoken. Knowledge that will make parasite gods blaze. so come on then, take it, take it all baby! have it, you have it all!" 

Oh doctor, you broke my heart into bits and pieces. You scattered them around with the angry blow of a god. You left me standing in a place that wasn't. Dark, alone and silent. I stood there, a woman in a spacesuit, unable to breath on her own, unwilling to travel, disabled to fly. Oh doctor, that one tear sizzling down your cheek devoured me in flames and I'll never forget that moment. Never. Ever. Please rest now great warrior. You just need some rest. For a while. Only for a little while I promise.

And then came Clara. Clara'nin hayatina iliskin minikminikminik detaylari ogrendikce bu kizi daha cok sevmeye basladim. Beraber yolculugumuza devam ettigimiz bu dorduncu bolumde beni doctor'la elele verip aglattin ya, alacagin olsun. Annenle babanin tanismasina vesile olan o yapraga first page dedigin ilk andan su ana kadar, korkusuzca annenin yuzugunu vermen, motorla maceralara atilman -kikikkikiikikik bana bambaska seyler hatirlattin, canimsin clara- queen of years seni o cama 'yapistirdiginda' korkusuzca beklemen muhtesemdi. Alternatif bir yolun gectigi sarkiyi da hatirlattin beni fethettin dogrusu bravo. Ustelik en basinda ufak ve kayip bir kiz cocuguna yardim etmen cok guzeldi. Insan en nihayetinde hep annesine donusuyor galiba. Bunu dusunmek oyle guzel ki. En sonunda o yapragi feda etmen oyle guzeldi ki. Sozu daha fazla uzatmadan o sahneye getirmek istiyorum dogrusu. Bolumun en basinda 'will you walk away?!' deyisinden, bu sahnenin gelisi belliydi diyecegim ama turuncu bir gunesin arka fona gectigi guzellikte bir sey hayal edememistim, itirafimdir. Doctor we don't walk away, but we run when we have someone we care for deyisi harikaydi. Exact quote degil ama bu temadaydi iste, anlayin siz artikin. En sonunda clara doctor'un yanina geldi. Arkasini donmedi. Kacmadi. Yanina geldi. Yok olmak mi demeli, korkusunu paylasmak mi bilemiyorum, ama yanina gelip orada oylece durdugunda tum zaman durdu. Oyle guzeldi ki... 

"Still hungry? I brought something for you. this. the most important leaf in human history. the most important leaf in human history. it's full of stories, full of history, and full of a future that never got lived, days that should have been that never were, passed on to me. this leaf isn't just  the past, it's a whole future that never happened. there are billions and millions unlived days for every day we live and infinity. all the days that never came and there are all my mom's."

"well, come on then, eat up. you full? I expect so. because there's quite a difference isnt't there between what was and what should have been? there's awful lot of one, but there's an infinity of the other. and infinity is too much. even for your appetite."

O yaprak, yaprak bir semboldu. Diziyi izleyen, sadece bu bolumu dahi izlemis olan ve bir kez olsun hayatinda herhangi bir kayip -either olum, ask, dost, fark etmez- yasamis olan herkes o yapragin nasil tel tel cozuldugunu gozleri dolarak izledi. 1000 years is much, but memories yet to be lived are forever. Bullet. To. The. Heart. Oldum ve cennete gittim saniyorum. Yapayalniz time lord, sonsuzlugun anlamini bilen bir kizla yanyana. Oyle mutluyum ki, bir sonraki bolumu hayal edip beklemek bir yana, defalarca ve defalarca eskileri izleyip kendi kendime mirildanmaktan alikoyamiyorum kendimi. Rest now'dan girip live'e dogru giden bir sarkida, o sahnede gozlerimden akan yaslar nota oldu ya, ah doctor, we are back to our glorious days. Heyecanla bekliyorum.

selam olsun yildizlara, oh!

My stars!