12 Kasım 2012

[Homeland: S2 First Impressions - Episode 1-6.]

büyük kavuşma yaşandı ve homeland'le kavuştuk efendim. herkese başlaması için önerdiğim bu dizinin ilk sezonunun başları itiraf ediyorum ki sıkıcıydı. ama sonradan merakla takip edip, bir kere başladıktan sonra sonunu öğrenmek zorunda olduğumuz bir dizi kendileri. üstelik claire danes'i izlemek ayrı bir zevk. hala bu muhteşem kadının bir zamanlar juliet olarak izlediğimiz kız olduğuna inanamıyorum. oldum olası romeo ve juliet'i çok sevmişimdir. it is the east juliet is the sun then arise fair sun and kill the envious moon who is already sick and pale with grief cümlesini toplam 30 saniyede yazabilecek kadar benimsediğim bir oyundur kendileri. işte bu oyunda o çaresiz, ufacık, aşık, mutsuz, fedakar kızın önce temple grandin'e dönüşmesi benim için bambaşka bir deneyimdi doğrusu. özellikle altın küre'de temple'ı gerçekten görüp, onu tanımak, onun claire'e nasıl destek verdiğini görmek, claire'in konuşması... ruhani derecede güzeldi. işte bu muhteşem kişinin karşıma CIA ajanı olarak, üstelik düzeltiyorum, bipolar bir CIA ajanı olarak çıkması, birdenbire kendimizi ortadoğu'da bulmamız, öyle tatlı bir rüya ki... tam altı bölüm gerisinde kaldığım dizimi 3 günde yakaladım efendim. ikinci sezon full throttle bunu söyleyebilrim öncelikle.

claire'i (evet carrie'den ziyade claire'i benimsemişim ama eventually carrie'ye döneceğim galiba) en son akıl hastanesinde şok terapisiyle bırakmıştık. o noktadan sonra kendinden şüphe eden, kendini başka bir işe verse de mutlu olmadığını yüzünden anladığımız, robota dönüşmek gibi bir klişe kullanmayacağım ama duygularını kaybetmiş bir karakter olarak gördük. öyle acıydı ki bu görüntü. üstelik brody'nin dıngıl dıngıl etraflarda vice president'ın sağ kolu olarak gezdiği bir dünyada iyice sinir bozucu bir durumdu. ama ne olduysa oldu -evet bu noktada olayları anlatmayacağım çünkü bu yazı hem 6 bölümün hepsini içeriyor, hem de bitireli 3 gün, ilk bölüme başlayalı bir hafta oldu, böyloe ayrıntılı bir diziyi özetlemem imkansız, kafamı yoramam, izleyin efendim- carrie yine CIA'e yardım eder hale geldi. ya kadın demişti size siz inanmadınız gerizekalılar diye kıçımı açıp gülsem yeridir. neyse ki ezik saul carrie'ye o video kaydını gösterdi de, kendinden şüphe evresi bitti carrie'nin. ne zordur çok emin olduğun bir şeyin yalan olduğunun çıkması ve emin olduğun herşeyden şüphelenmek. carrie bunları saul'a anlattıkça içim parçalandı doğrusu. kutu kutu tüm haplarını içtiği an neredeyse ekranın içine girip kucaklayıp hastaneye götürecektim kendisini. ama sonra kalktı vazgeçti de içime su serpti. aa by the way, ulen brody sen ve karından bıktık. ne yapıyorsanız yapın artık şu gergin havayı atlatın. içime fenalık getirdiniz. iki çift lafım da dana'ya olacak. kızım başın aacyip belada. o kadının ölüsü sizi haunt edecek ben sana diyim. o mıymışık çocuğa da hiç güvenmedim, bu ihale her an senin üzerine kalabilir. şimdi daldan dala atlayarak bir de operasyonu yöneten adamdan bahsedeyim: seriously dude wtf is wrong with you? adamın elinde bıçağı sapladın yahu kendine gel. aaaa. ama bu iyi polis kötü polis havaları işe yaradı da brody çok şükür CIA'in tarafına geçti. zannımca üçüncü sezona geldiğimizde bütün ailesini kazıklara çakılmış olarak görüciiz. şunu da söylemek lazım, carrie'nin ortadoğu'ya gitmeden (bu arada sürekli ortadoğu deyip bir ülke adı vermediğimin farkındayım, hatırlayamıyorum hepsi bu. x veya y demekten daha iyi bir tanım zannımca bu. neyse) kıbrıs'taki otelde o mutsuz ve telaşlı halin muhteşemdi. oyunculuğuna sağlık claire danes! hele de vardığın yerde otelde saul ve çirkef patronun telefonda konuşurken yüzünün aldığı hal, koşarak çatıya çıkman filan, muhteşemdi. canımsın ya. jessica lange seni evlatlık alsın, mutlu mesut yaşayıp ölelim sizi izleyerek anacım. şimdi geliyorum altıncı bölümün son sahnesine: holy shit! nooluyor abi! CIA'in ekibini resmen SWAT tadında bir ekip bastı, çatır çatır öldürdü wtf! o kutunun içinde ne var sorarım size? ve siz nasıl mal gibi o duvarı farkedemediniz, değdi mi evlatçım, bok yoluna öldünüz yeminlen. son soruma geleyim de burada yorumları kısa keseyim: carrie sen cidden brody'e aşık mısın? cevap vermiyorum, çünkü cevabı biliyor gibi gibiyim. siz ne dersiniz dostlar? ama şunu söyleyebilirm carrie'ciğime: carrie, yanlış yoldasın. lütfen kalbinin kırılmasına yol açacak bu yoldan derhal çık. hem de koşarak.

homeland bölüm 7, akşama görüşürüz bebişim.