08 Kasım 2012

[İç ses v. Hafıza: Huzursuzluğun Anatomisi. Gibi.]

Hemen hemen bir aydir -yoksa bir bucuk mu desem- icimi kaplayan huzursuzluk en sonunda terk etti. Aklimin kosesinde sessiz sessiz beni kemiren o sacma his, kendisine alismaya calistigim, susup gitmesini bekledigim veya derdini anlatip huzur bulsun artik dedigim o cilgin his bir suredir icimde yok. Bi 10 gundur filan galiba. Yok, kalmamis. Ustelik yeni fark ettim. Belki de bir suredir fis fis uyumam ondan, huzura erdim kim bilir? Ama yine de daha ilginci, bu hisse alismis olmak, gittigini bile dusunmeden fark edememek oldu. Hani insan surekli kafasinda kurar ya ne oluyor, ne oluyor, ne oluyor simdiiii diye, demek ki kafamizin icindeki sese de alisiyor, onu duymaz oluyoruz bir sure sonra. hem cok aci, insanin kendi sesine alisip onu duymamaya baslamasi, hem de it's good for the soul. if only we could hear and remember everything our guts told us... It would be unbearable. Neyse efendim, boyleyken boyle, kayitlara gecsin istedim. O muthis doctor who tarzindaki cilgin huzursuzluktan kurtuldum. oh be. artık tek huzursuzlugum doctor who'nun christmas special bolumu olsun insallah.