03 Şubat 2013

[Amour.]

Aglaya aglaya yaziyorum bunlari.

Amour izliyorum bir yandan.

Yaslilik cok zor.

Emmanuelle Riva, su ana kadar izledigim tum filmlerdeki kadin erkek tum oyuncularin senden ogrenecegi bir seyler var.

Anne... Icimden birseyler kopardin. Kalbimde yasanan bir kurtaj gibi seni izlemek, canimi yakiyorsun. Parcalar kopuyor icimden. Akmiyor da, kanima karisip zehirliyor beni.

Jean-Lois Trintignant, seni izlerken Georges'u goruyorum. Sakinligin, ofken, ozur dileyislerin, Anne'i koruma icgudun... Nutkum tutulmus izliyorum.

Amour. Anne. Georges.

Ask.

Bir film degil de, birilerinin hayatini izliyorum. Senaryo yok, kamera yok, yonetmen yok.

Her anlamsiz hece, Georges'un her hikayesi, dalga dalga yayiliyor insanin ruhuna. Morfin gibi, agri kesici gibi, serum gibi degil. Bir bicak yarasinin sicakligiyla, dalga dalga, gittikce daha cok yakarak.

Icimdeki Deniz'de dedigi gibi, yasamak bir hak, yukumluluk degil.

Filmin sonuna gelmek uzereyken, aci ve isi ve yanma hissi, yerini biraz olsun guclu bir agri kesicinin gevsettigi bir beden hissine birakiyor. 


Amour.

Ask.

Baska turlu birsey.