28 Mart 2016

[Brooklyn.]

saoirse ronan'ı ilk tanıdığım film: kefaret. nefret nefret nefret etmiştim. o kadar iyi hatırlıyorum ki! işte o zamanlardan bu zamanlara brooklyn filmi ile yeniden oscar adayı oldu.

film irlanda'dan amerika'ya göçen bir kızın hayatı aslında. ablası ile mektuplaşmaya devam ederken, evini nasıl özlediğini, nasıl yabancı hissettiğini ve tanıştığı bir çocukla nasıl hayata tutunduğunu görüyorsunuz. daha ilk dakikalarda gemide yolculuk yaparken ona destek veren ablamıza helal olsun diyerek izliyorsunuz filmi.

gurbette olmanın ülkesi, dini, dili yok gerçekten. bence bu hususu güzel bir yansıtan bir film olmakla birlikte, iki aşka arasında kalış açılımına çok derin değinememiş. ama yine de 'ideal aday' ve gönlünün olduğu kişi arasındaki, ideal adaya olan meyillenme sorunu çok güzel anlatılmış filmde.

tabii benim gurbet hikayem var ama göçmen hikayem olmadığı için sonunda belki de o kadar etkilenmedim ama kendimi başka insanların yerine koyduğumda sundance film festivalinde neden bu filmin ayakta alkışlandığını görebiliyorum.

saoirse'nın her geçen yıl daha güzel filmlerde ve tam gaz bir yetenekle karşımıza çıkmasını diliyor, bir gün oscar'ı eline aldığı ana da tanıklık ederim inşallah diyerek sözlerimi noktalıyorum burada. bu kadar zarif, her tarzı taşıyacağını gözlerinden gördüğünüz kişilerin ödül almasını beklemek ne tatlıdır, öyle değil mi?

dipnot: kendisi irlanda'lı. adı "seer-sha" olarak telafuz ediliyormuş, bu telafuzu irlanda'dayken kullanıyormuş. ama kuzey amerika'da "sur-shuh" olarak telafuz edilirmiş ismi. bu karambolü de açıklayarak bir amme hizmeti gerçekleştireyim dedim.