28 Mart 2016

[By the Sea.]

brad pitt'i severim. angelina jolie'yi severim. bu çifti ayrı bir severim. dolayısıyla 10 yıl sonra film çektiklerinde bir görev bilinciyle filmlerini izledim. tavsiye de ediyorum dostlar. angelina jolie'nin açık kumral/sarı saçı ve brad pitt'in bıyığı bile bu harika çiftin güzelliğini bozamamış, birbirlerine güzel bakışlarını gölgeleyememiş bence.

film 70lerde geçiyor ve biraz ağır ilerleyen bir film. karı koca arasında bir gerginlik/sorun olduğunu hissediyorsunuz ama sorunun ne olduğunu çok da tahmin edemiyorsunuz. şahsım adına konuşmam gerekirse -spoiler free konuşacağım- ben ortadaki soruna ilişkin bir fikir edindim ve gerçekten de doğru tahmin ettim. böyle bir tahmine tabii ki flashback'ler, rüyalar yardımcı oldu. bakalım siz de yakalayabilecek misiniz?

efendim film vanessa ve roland'ın hikayesi. bu ikiliyi fransızca konuşurken görmek pek bir hoşuma gitti. angelina jolie'nin izlediğim bilimum filmlerinde (ve hayır, sadece tomb raider filmi yok bu kadının) bambaşka rollerde yakalamış ve taking lives'da fransızca konuşurken yakalamıştım ama bu filmdeki ortamdan ötürü ayrıca bir hoşuma gitti. hele de brad pitt'çiğimi fransızca konuşurken görmek garip bir şekilde mutlu etti beni.

neyse efendim, yazar rolan ve eski dansçı vanessa bir otele gelip burada tatil yapıyorlar. tatil bahane, roland kitap yazıyor. yazmaya çalışıyor. meanwhile, oteldeki yan komşularıyla tanışıyorlar ve eskiden kaloriferin olduğu yerdeki delik aracılığıyla gizli gizli izliyorlar. çiftin arasındaki gerginlik tırmanırken bir yandan da birbirlerine yaklaştıklarını görüyorsunuz. elephant in the room artık nedir diye meraktan çatladığınız noktada zaten herşey çözülüyor.

kendi kendinizi ne güzel bir çift derken buluyorsunuz.

birbirini tanımak ne güzel bir lütuf.

canımı yakmak istiyorsan vur bana demek ne kadar da acı.

film "fransız filmi" olarak nitelendirilip ağır ve yavaş ve anlamlı diyaloglardan yoksun olarak adlandırılmış bazı mecralarda ama ben yine de sevdim. hani on üzerinden yıldızlı pekiyi değil belki ama, sakın izlemeyin korkunç bir film noktasında da değil. izleseniz 2 saatiniz heba olmaz bence.

bu arada bir dipnot: yan komşulardan erkek tarafını tanımıyorum ama kız tarafını melanie laurent oynuyor. kendisini cesur sahneleri için tebrik etmekle birlikte, tontiş yeni evliyi oynamakta oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim. ama eğer gerçekten muhteşem iki filmini sorsanız la rafle ve le concert filmlerini öneririm. kendisi inglourious basterds'da da oynuyor ama bu iki film bir başka. hatta izlemeye başlamışken kaçırmayın, night train to lisbon'u da izleyebilirsiniz bence.