14 Mart 2016

[Zombie Post Season 1.]

yeni dizilerden sohbeti açmışken, bir de izombie'den bahsedeyim size.

efendim, malum, walking dead'i sezonlardır izliyorum. polisiye serileri de heyecanla takip edip bazen uykuları kaçırıyorum. bir yandan da big bang theory tadında küçük tatlı geek klübü keyifli anlarına konuk oluyorum her hafta.

izombie'nin bunların hepsinin birleşimi olduğunu söylesem inanır mısınız?

gittiği tekne partisinde kolu çizilip, kumsalda zombi olarak uyanan liv'in hikayesi izombie. tabii kendisi bu durumda residency programını bırakıp adli tıpta çalışmaya başlıyor. kendisinin zombi olduğunu anlayan asıl adli tabip geek oğlanımız. ayrıldığı nişanlısı ve liv'in bff'i ev arkadaşı liv'in neler yaşadığını bilmiyor tabii. adli tıpta gelen kurbanların beynini yiyor liv hayatta kalmak ve walking dead zombilerine dönüşmemek için. meğer beyin yediğinde, ölen kurbanların anılarını vision olarak görüyormuş bu zombiler. haydi bakalım al sana polisiye.

izombie'yi izlemek çok keyifli. çünkü sadece polisiye ile kısıtlamamış kendini, zombie outbreak'in kökenine inmeye çalışıyor. cure arıyor. liv karakterden karaktere bürünüyor.

üstelik herşey bir yana bu dizi 3. sezon onayını da aldı. hem gülmek hem bazen hüzünlenmek hem de gerçekten havalı zombilere bakıp şaşırmak için.

eğer basit, zihninizi rahatlatacak, gülmek istediğiniz ama bazı bazı da düşünmek istediğiniz bir dizi arıyorsanız -içerisinde zombie high diye bir dizi setindeki olayları bile barındıran- izombie'yi kaçırmayın derim.

i am, already dead!