04 Haziran 2012

[Muhteşem Yüzyıl: Farewell.]

Son iki haftadır hüzünlü sahnelere tanık oluyoruz malesef bu dizide. ama yadırgamadan izlememe engel olmuyor hiçbirisi. çünkü herşey yerli yerinde, herşey tam. olması gerektiği gibi sanki. o yüzdendir ki bu dizinin tek bir bölümünü bile kaçırmadan, kaçırsam dahi mutlaka izleyerek takip ettim. meral okay'ın yarattığı o destansı, aşk dolu öykü, onun arkasından da şekil bulurken şimdi bu birkaç kayıptan bahsedesim var.
valide sultan'ın zamanının geldiğini nebahat çehre açıklamıştı daha önce. biliyorduk kendisinin öleceğini. ama böyle şiirsel ama gerçek bir öykü yazmaları beni çok üzdü doğrusu. ağlattı desem de yalan olmaz hatta. gerçi ilk hastalandığı ve selim'in beyaz atını gördüğü, kendini anlattığı şiiri okuduğu bölüm ölmesini beklemiştim. ama yine de devamının güzelliği bu detayı unutturdu. gamdan öldü dediler hep. hürrem öldürdü. hürrem'in sözleriyle gitti. böyle düşünmek istemiyorum. hatice'nin öğrenmesini istemediği doğru, çok üzüldüğü de doğru. ama bence aklında şüphe kalmadı, kızı daha fazla kanmayacaktı ve bu yüzden tüm dertlerinden kurtuldu diye düşünmek istiyorum ben. o giderken aklımda gençliğini oynayan kız gülümseyerek baktım. itiraf ediyorum. huzura mutluluğa gittiğini düşündüm günlerce günlerce bir yatakta yattıktan sonra. yalnız bu noktada hatice ile olan diyalogunu yazmak isterim. yer gök aşk'ta yaptığım gibi hepsini yazmak isterdim ama çok ağladım orada. bir kere daha izlemek içimden gelmiyor. sadece hatice'nin annesine şöyle dediğini özet geçeyim: benim çocuklarım, senin gibi bir anneye sahip olamayacakları için çok şanssızlar anne. beni ne olur bırakma..
geliyorum ikinci büyük üzüntüye. daye hatun. sen ne esaslı kadınmışsın diye söze girmek istiyorum. biliyordum senin bir handa bir başkası için çalışarak yaşayamayacağını. biliyorum, yaşardın ama kaldıramazdı ruhun. her gün kahrolacağına bir kerede gitmeyi tercih ettin. bence bölümdeki en kritik rolün, senin karakter olarak rolünün yanı sıra o kolyeyi alman oldu. çünkü valide sultan öldükten sonra kanuni'nin o kolyeyi ne yapacağını çok düşündüm ben. atamaz. gözünün önünde tutamaz. çok şık bir olaydı daye'ye vermesi, ona sarılması. bir de sen o tabureye çıktığında o yün çorapların, yeleğin... içimden bir parçayı kopardın daye hatun. helal olsun senin gibi kadına.