06 Aralık 2012

[Film Tanımları.]

hani bir müzik grubu bir albüm çıkarır, ülke ve hatta dünya çapında yankı uyandırır. herkes tek bir şarkısına özellikle bayılır, hayran olur. öyle bir şarkıdır ki, herkes söz birliği etmişçesine 'onu' dinledin mi diye birbirine sorar da durur. aynı durum filmler için de yaşanır. herkes başrole hayran olur, herkes birilerinin ölümüne ağlar, herkes birilerinin yere tüm hızıyla düşmesine kahkahalarla güler. oysa benim için, aklımda kalan, hafızama yerleşen sahneler ve şarkılar, hiç kimsenin gözüne batmayan sahne ve şarkılar olmuştur. hani kimse fark etmedi ben fark ettim yıh yıh yıh gibi akıl oyunu değil de, film/şarkı beni o noktada kıskıvrak yakaladı ve benim kaçacak hiç bir yerim yok gibilerinden bir gönül oyunu bu.

I'll never let go diyen Rose'u her zaman için parçalanarak izlediğim aşikar. "+Iceberg right ahead! - Thank you" diyaloğuna sinir harbi içerisinde gülecek kadar çok izlediğim ve her seferinde ilk kez izliyor gibi heyecan duyduğum Titanic'i kimseye anlatmama gerek yok. ama biliyor musunuz, bu filmde beni paramparça yapan, titanic nedir desen iki nokta üstüste koyup yazacağım bir cümle var ki, onu daha kimseden duymadım şu ana kadar. Titanic:  I don't even have a picture of him. He exists now... only in my memory.

sadece titanic mi, hayır, defalarca izlediğim her film bende böyle ufak sahnelerle yer ediyor. örneğin 'aman aman müzikal geliyor, nicole var ewan var, baz yönetiyor, gidelim de güleriz oooh' diyerek gittiğim, beni bohem dünya hayallerinin kucağına atan Moulin Rouge nature boy'dan ibaret değil benim için. "this is your song!" derken zıplayıp hoplayıp, roxenne diye kulaklarım uğuldadığı doğrudur. Moulin Rouge, tıpkı christian'ın yazdığı gibi "A story about a time, a story about a place, a story about the people. But above all these things, a story about love." olabilir, ama benim için Moulin Rouge: Hurt him to save him. [...] We are creatures of the underworld. We can't afford to love."


aklıma geldikçe yazarım artık buraya film tanımlarını. şimdi kulağımda ingiliz hasta çınlıyor ama onu yazmayacağım. çünkü bir de tanımlamanın çok zor olduğu filmler vardır. onlar ayrı bir hikaye.