11 Aralık 2012

[Homeland S2E11.]

Efendiiim,  homeland'in muhteşem bir bölümüyle daha başbaşaydık dün. sezon finaline bir bölüm kalmışken tüm olayları çözüp büyük bir havadisi de ortada patlatmadan bölümü bitirdiler ve ben resmen kendimden geçtim bölümü izlerken. tabi bu kendinden geçmenin arkasında birkaç sebep aramalı: bölüm gerçekten o kadar güzel miydi yoksa diğer dizilerimin bayıklığı karşısında homeland olimpiyatlar gibi bir tat mı bırakmıştı damağımda? kimse bilmiyor. ama şu var ki soluk soluğa, kalbim yerinden fırlaya fırlaya izledim. kabul ediyorum, 30 tane swat ekibi üyesinin bulamadığı nazir'i carrie'nin bulması fazlasıyla abartılmış bir sahneydi. ama aynı zamanda doctor'un sesiyle it was "fantastic!" and "brilliant!" carrie'nin herkesin gözünden kaçmış olan çılgın bir ayrıntıyı kaçırmayıp, zamazingo borulara bakıp burda bir yanlışlık var şuraya bakalım demesi o kadar doğal geldi ki bana, açıkçası oturup da vaaay carrie sen neymişsin swat'ın bulamadığını sen buldun yıh yıh yıh diye gülenlere gülesim geliyor. çünkü sezon birden beri carrie diğerlerinin görmediği gerçekleri görüp hareket ederek tüm kötü adamlarımızı yakalıyor anacığım. speaking of kötü adamlar, ya biri de carrie'ye "good job carrie well done" desin arkadaşım bu nedir ya? kız yardıranzi ordan oraya sürükleniyor, sorgu odalarına giriyor, kaçırılıyor, pes etmiyor, yemiyor içmiyor uyumuyor siz gerizekalıların yakalayamadığı abu nazir'i yakalatıyor, o tehdidin ortadan kaldırılmasına vesile oluyor ama kimse de biz malız carrie kusura bakma bacım tadında yorumlar yapmıyor. sen neymişsin be CIA, biraz göte yakın yerden et ye kurban olayim. hele sizin o gudubet estes midir nedir başkanınız yok mu? allahım onu öldüresim geliyor! zaten oldum olası CIA ve FBI başkanlarına bir gıcıklığım vardır x-files'dan beri, bu adamın kumpasları ve o mıymıık quinn'le bakışmalara girip, çözelim bu işi, öldürün ve cinayet süsü verin geyiklerini yüzlerine çarpasım geliyor! gudubet herif, walden da öldü, dur bakalım senin kıçını kim koruyacak diye soruyorum ama, carrie sayesinde abu nazir'i yakaladığın için yine yırttın tabii. yüzsüz. neyse efendim, geliyorum brody cephesine. brody ailesi tabi. dana'nın en sonunda dayanamayıp kriz geçirmesi bence çok doğaldı. en nihayetinde insan en zor günlerinde kendini evine kapatıp biraz olsun huzur bulmayı ümit ederken, bunlar süper lüks otel odasında kalakaldılar. üstelik tüm krizin sütten çıkması da müthişti bence. hani özellikle dişi cins büyük olayların ağlama krizlerine ufacık şeylerden ötürü girerler ya, bayıldım o sahneye. mike mevzusunda abarttı tabi dana ama o da haklı, zor anlarda hiç brody'i görmedi ki yanında, hep zavallı mike geldi kaldı öyle değil mi? bu noktada yazar jess'e nefret kusuyor ama çaktırmıyor sayın seyirciler. ama bu sahne sayesinde galiba jess ve brody artık en sonunda anladılar artık yürümediğini. ve kendimizi son sahneye doğru giderken bulduk dostlar. ama yine carrie cephesine gitmeden duramayacağım. ya carrie sen ne çılgın bir insansın hakkaten ya? yüzünü yıkamak için 2 gün bekledin kendi kanınla bu nasıl bir dünya? brenda leigh johnson'la beraber çalışmalı ve dünyayı refah içindeki gotham city'e çevirmelisin cidden. ama sana kızmadım desem yalan olur. bölümün başında ay düştü, aman düşücek, aman bayılmasın, aman vurulmasın diye kalp krizleri geçirdim alacağın olsun! ya bir de sen de madem giriyorsun swat'larla beraber, neden bi çelik yelek bi silah almıyorsun eline arkadaşım? zeus musun sen evladım? ay o gudubet nazir'e de hiiç üzülmedim doğrusu. adam sinsi gümbür gümbür boğaz kesmelerden hala vazgeçemedi bu nedir? iyi oldu sana lan göt! bi de carrie'ye saldırdın filan o an cidden ekranın içine girip o pis depoya inivericektim. sonra yakalandın vuruldun tamam anladık da, esas cebinden ne çıkaracağını merak ediyorum ben, ne vardı acaba bir söyleseydiniz iyiydi. kötü adamlardan bahsediyorken bir de roya'dan bahsetmek lazım tabii. havalar cıvalar bitince çirkinleştin bakıyorum roya? zhehehe diye gülmekten kendimi alamadım. carrie'ciğimi düşürdüğün miserable duruma da gıcık olmakla birlikte, çok dişli çıktın valla bravo. hikayenin bir kısmını öğrenmek hoşumuza gitti. eileen'in hücresine sen giriceksin heralde diye düşünüyore. ay bi de saul'dan bahsedeyim de hatrı kalmasın. saul senin bu her bokun farkına sonradan varıp etrafa ateş püskürmek kaderin ne olacak anacım? yalan testlerine girdin bi atarlar yaptın filan sanki bir halta yarayacak gibi. estes miydi neydi o gıcık olduğum başkan da seni çok sallardı eminim. peh! en nihayetinde eileen'e intihar aletini veren sensin yani. şaraplar açtın çok bilmiş bilmiş, gözlüğünü verdin filan, bak elinde patladı işte. bunu da kabul etmen lazım yapacak birşey yok. soruları soran beyimiz de sakinliğiyle göz doldurdu, pes! demeden geçemeyeceğim. ama o da çaktı bir durumlar olduğunu tabii. ama üstünü kapattı, hadi neyse. dur bakalım brody'i de aradan çıkarabilecek misiniz? ve daha da önemli soru, siz onu öldürdükten sonra bu dizi nereye bağlanacak, kismet tabi bir yerde.
gelelim son sahneyeee. abu nazir'in ölümü anından itibaren alırsak bu sahneyi, carrie'nin abu nazir'in başına çöküp kalması çok muhteşemdi bence. insanın hayatındaki en büyük sorundan kurtulması, dizlerinin bağını çözer, bilir ve inanırım a dostlar. sonrasında ise brody'den bahsetmek şart. brody abu nazir'in ölümünü öğrendiğinde sergilediği müthiş oyunculuk harikaydı damien lewis'in, helal olsun! üzüldü mü, sevindi mi, rahatladı mı çizgileri arasında öyle güzel dans ettin ki, gözyaşlarını silerken seni tekrardan sevdim brody. canım benim. en sonunda eve dönüp arabada jess'le konuştunuz ya, ben bile derin bir nefes aldım. ikinizin arasındaki fiziksel ruhsal ve bilimum boyutlardaki gerginlik ve stres beni bile germiş farkında değil mişim yahu!         neyse ne, olmuyor temalı sohbetiniz içimize su serpti, hadi evli evine köylü köyüne. bakalım yüzsüz quinn brody'i öldürmeye çalışırken carrie'ye birşey olacak mı temalı yüreğimize indirmeceli sezon finalinde bizi neler bekliyor a dostlar. bunu merakla bekliyorum çünkü en sonunda bu ikilinin bir araya gelmesine çok sevindim ben ciddi ciddi. brody "not even close" derken ifadesi, carrie'nin ifadesi ve en sonunda başka şeyleri düşünmek zorunda kalmadan kendilerini düşünmeye başladıkları bir dünya...

dilerim bu dünya kısa sürmez. dilerim sizin dünyanız üçüncü sezonda da benim dünyamı sallamaya devam eder. haftaya son kez görüşürüz çocuklar.