09 Aralık 2012

[Once Upon a Time: S2E9.]


once upon a time bölüm 9'dan ayrı bir kayıt içerisinde bahsetmemeyi düşünemiyorum bile. snow ve emma'nın storybroke'a dönüşüne bu kadar sevineceğimi hiç hayal etmemiştim doğrusu. cora ve hook'la kapışma sahneleri filan çok heyecanlıydı. hani kim geri dönecek diye değil de, tam tersi, storybroke'a döenrken kim ölecek, acaba ölecek mi tadında bir heyecandı bu. son bir hareketle hook'un uyuyan güzelin kalbini kurtarması ve evli evinde köylü köyünde tarzı benimsemek çok isabet oldu doğrusu. sonuçta mulan ve uyuyan güzelin bulunduğu bir gerçek dünya fazla gelirdi. zaten kendileri oradaki yolculuğu şenlendirmek için geldiler.

efendiiim geliyorum esas anlatmak istediğim yere sayın seyirciler.  regina'nın kuyu başındaki sahnesi oluyorum kendisi. öncelikle neden bu sahneyi beğendiğimi anlatayım. efendim yeteri kadar büyü içeren dizi film ve hatta romana tanık olanlar bilirler ki bazı güçler, sizden çok daha büyüktür. kendi kişisel gücünüz ne kadar büyük olursa olsun magic itself o kadar güçlüdür ki, bedeninize giren o büyü, sizi kavurur, sizi ele geçirir ve hatta karakterinizi değiştirir. hatta willow'un dediği gibi 'no mortal had this much power' der kendinizden geçersiniz. işte regina'nın henry'i kırmamak için tüm bu muhtemel kara büyünğn başına geçip böyle bir büyüyü emmesi müthiş bir sahneydi bence. ki kendisinin bu dünyada hemen hemen hiç gücü olmadığını düşünürsek hard core bir cesaret örneğiydi, resmen kendini riske attı. işte tam da bu noktada neden bu sahnenin eksik kaldığını anlatacağım çünkü bu dizinin beyinlerinden biri olan jane espenson'a hiç yakıştıramadım. kadının bu kadr çok gücü ölümü vesaireyi emdikten sonra sadece yere düşüp kalması imkansız birşeydi benim algıma göre. hiç olmadı. saçlarından birkaç telin beyazlamasını beklerdim en azından. ya da burnunun kanamasını. ya da herşeyi geçtim, biraz sersemlemesi gerekiyordu. yani jane'ciğim, sen willow'un çılgın olaylarını yazmış olduğun bir diziden buraya geçerken böyle birşeyi nasıl atladın hala çözemedim. ama yine de bu ufak nokta önemli değil, önemli olan bizim en sonunda hele şükür böyle büyülü bir sahneye tanık olmamız. sonuçta rumpel büyüyü bu dünyaya üç için getirdi ve bir türlü o güce tanık olamadık. en sonunda şu bölümde gördük ki çok mesudum.

bölümün sonunda mutsuz olduğumu söylememe gerek yok zannımca. regina elinden gelen çabayı gösterirken onun bu kadar yalnız bırakılmasını hazmedemiyorum. en nihayetinde onun neden kötü olduğunu anladık artık öyle değil mi? snow'un mallıkları ve hatta işgüzarlığı, cora'nın obsesif halleri bi de rumpel'ın bir şekilde bu kadını ele geçirmesi, aşkını kaybetmesi, storybroke'ta bir kere daha kaybetmesi, ay hatta lütfen onu bir kere daha göreyim diye yalvardığı sahneler o kadar insaniydi ki, bu kadına artık kızamıyorum. kötü kraliçe henry için büyüyü bırakmaya çalışıyor! bunu willow tara için yapamadı bir düşünün yani. ama ne oldu? mıymışık emma ve kankaları ve öpüşken prince ile snow hep beraber yemeğe çıktılar regina yine yapayalnız kaldı. lütfen bu kadını da mutlu edin valla çok bozulmaya başlıyorum. onun dışında cora ve hook'un gelişinden bahsetmiyciim çünkü bu durum sonuçlarını daha yeni bu bölümde gösterecek, haydi hayırlısı ey dostlar.