24 Mayıs 2014

[12 Years a Slave.]

eveeeet, başıma birşey gelmeyecekse 12 years a slave ile ilgili yorumlarımı yazabilirim.

dostlar bu film nasıl en iyi film oscar'ını aldı, anlayan bana bir anlatsın.

ilk ve genel yorumumu bodoslama yaptıktan sonra gelelim film hakkında görüşlerime. efendim bu film gerçek hayat hikayesi. ilk şok bence bu. insanın insana yaptığını başka hiçbir canlı diğerine yapmıyor galiba. yuh. insan izledikçe kanı donuyor. sizi kaçırıyorlar ve siz derdinizi anlatamadan 12 yıl kölelik hayatı sürüyorsunuz. dediğim gibi, bu olayın bir kitabı var ve hikaye günümüze kadar gelmiş. film bağlamındaki sıkıntı ise kitaptaki herşeyi anlatmaya çalışmaları. eminim çoğu detay atlanmıştır. ama solomon'un 4-5 ev değiştirmesi ve sürekli bu değişiklikleri göstererek filmi uzatmaları bence gereksiz olmuş. şahsen ben michael fassbender'ı merak ediyordum, 1 saatte ancak gelebildik. bu arada kendisi hakkaten nefret ettiriyor karakterinden, bravo.

filmin uzunluğunun dışında bir başka husus da filmseve gözüyle hiç bir çekim özelliği olmaması. birkaç close up çekim gerçekten insanı etkiliyor. ama onun dışında bu sıkıntılı uzun hikaye sinematografik açıdan beni hiç tatmin etmedi. sanki o evin içinde tanık olmuşum gibi oldu ama bir sinema keyfi vermedi, çok üzgünüm.

oyuncular hakkında uzun uzun birşey söylemeye gerek yok. michael fassbender iyi ama devleşmiyor. çünkü zaten çirkef bir adam olduğu için ayrıca birşey yapmasına gerek kalmamış açıkçası. onun karısı da -american horror story'den tanıdığımız sarah paulson. ama yine kendisi de gıcık bir karakteri oynuyor. sevmediği köle kıza sürekli fiziken zarar verdiği için ayrıca bir yetenek gerektirmemiş bence bu rolü. ama yine de kendisi bu rolü alıp dikkatleri çektiği için pek sevindim.

brad pitt'e gelince, kendisi kilit bir rolde. zaten solomon'u kurtaran adam da kendisi oluyor. kalp. filmin en can alıcı sahnesi bence son sahnedeki ailesiyle kavuşma sahnesi. orası gerçekten çok duygusal, yiğidi öldür hakkını yeme. ama sorarsanız biz bu filmi izleyelim mi diye, bence bana haber verin ben size filmi anlatayım, siz de iki buçuk saatinizi daha faydalı birşey yaparak değerlendirin. üzgünüm ama ellen'ın dediği kadar var, ya bu filme en iyi film oscar'ını vereceklermiş, ya da ırkçı damgasını yiyeceklermiş. oscar'ı vermişler.