24 Mayıs 2014

[World War Z.]

korku filmlerinde ödüm patlar benim. bu kendimi bildim bileli böyle. bakmayın siz buffy filan yardırarak izlediğime, ben hala chuckie, elm sokağı'nda kabus ve dahi çığlık serisini bile izleyemedim. ödüm patlar böyle şeylerden. korktuğum yetmiyormuş gibi bir de çeneme vurur ki, oooooo zaten izlemeye kalksam yanımdaki insan beni öldüreceğinden hiç yeltenmem. dediğim gibi bakmayın buffy'leri izlediğime, bakmayın american horror story'den büyük keyif aldığıma, korku filmleri benim ödümü patlatır. zaten korktuğum için bir de bu filmleri sinemada izlemem tabii ki söz konusu bile değil tahmin edersiniz ki. ama bu sene bir film vardı ki, cidden sinemada yakalamayı çok istedim ama denk getiremedim. evet efendim, world war z'den bahsediyorum.

öncelikle walking dead'ı yemek yerken izlemeye alıştığım gevşekliğimin doruklarında bir dönemde, tabii ki brad pitt'in esas kahramanı oynadığı zombi filmini izlemek isteğiyle kavruldum a dostlar. bu istek özellikle fragmanı gördüğümde katlandı. neden? çünkü birbirinin üzerinden su gibi akıp geçen, helikopterlere filan zıplayan zombiler vardı bu filmde! dediğim gibi sinemada göremedim ama en sonunda world war z'yi denk getirdim!

film öncelikle gergin başlıyor. hayır, zombiler evinizi basmıyor ama televizyon haberlerinde bir çok farklı olay duyuyorsunuz. öyle bir his geldi ki benim üzerime, bu senaryo çok da uzak değildir belki bizim hayatımıza gibi, korkunç bir his doğrusu. efenim sonra bir şehir çekimi ve dönüşen insanlar ve birbirine saldıran zombiler. burası baya güzel olmuş çünkü kısacık süre içinde nasıl bir kurt adam gibi bir zombinin dönüştüğüne tanıklık ediyorsunuz. sonrasında ise evlerde saklanma sahneleri ve kendini selamete atma çabaları oldu karakterlerimizin. tabi gergin sahneler olsa da tabii ki brad pitt'in ölmeyeceği bariz olduğundan çok da panik yapmadım.

çok uzatmak istemiyorum ama velhasılı brad pitt'ciğimin tüm mevzuyu çözmesine odaklanmış film. israil sahnelerinde kapılarını kapatıp tam zamanında kendini kurtaran koca bir ülkenin, mikrofondan mal gibi şarkı söyleme aşkı yüzünden koca şehrin zombiler tarafından ele geçirildiğini de gördüm ya valla pes. o sahneler çok iyi bu arada, ben böyle sinek sürüsü gibi su gibi akışkan bir zombi fikrini çok daha korkunç buldum walking dead'deki mıymış zombilerden. bir de makyaj daha güzel olaydı valla şapkayı çıkarıp yere koyacağdım.

neyse efenim filmin ilerleyen sahnelerinde tüm olaylar bağlanıyor işin özü. tabi mevzunun çözüldüğü anda ben yeniden bir buffy bölümü anımsadım. buffy'ciğim 'killed by death' bölümünde ateşli hastalık geçiren çocukları öldüren bir yaratıkla kapışıyor. o arada okullarında hastalık salgını var, buffy de hastanelik oluyor. sonradan fark ediyorlar ki, bir tek ateşin olduğunda bu canavarı görebiliyormuşsun. buffy'ciğim de tabi fedakar kahraman olduğu için kendisine virüs mirüs bişiyler enjekte edip yaratıkla savaşıyor ve onu yeniyor. işte o bölümü izlerken yaşadığım aman buffy'ciğime uzanan eller kırılsın temasındaki endişelerim world war z'de de kendini gösterdi. neysem ki film güzelcene bağlandı.

izlesek mi izlemesek mi? bence görün dostlar. hem heyecan uyandırıyor, hem brad pitt var, hem de zombiler baya başarılı.

ama filmin starını sorarsanız tabii ki Mireille Enos. bir insan bu kadar şanslı olabilir mi diye yeminle filmi izlediğim akşam uykularım kaçtı. kadın the killing'deki mıymış sarah linden rolünden nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde kendini brad pitt'in karısını oynarken bulmuş daha ne olsun? bu arada sıfır yetenek gerektiren bir rol, onu da söyleyeyim. arasıra çığlık panik telaş, sonrasında brad pitt'in yolunu gözleyen sevgili karısı. yeminle beni koysan ben de o rolü oynarım zaten çekim yapılan yerler ve yaratıklar yeterince korkunç. brad'in yolunu gözlemeye ne var anacığım? kadın brad pitt'le sarılıp kucaklaşıp öpüştükçe içimin yağları böööööyle eridi. valla bu kadar olmaz yani. kendisini sıfır yetenek gerektiren ve dünyadaki en harika adamla sarılıp öpüşme imkanını veren bu role konduğu için canı gönülden tebrik ediyorum. darısı başımıza gerçekten.